Kitap Tanıtımı |
Zirveler çukurlardan ihata edilemiyor. Onları anlamak için hiç olmazsa zirvelere doğru birkaç arşiye çizmek gerek. Yoksa söylenen sözler laf ü güzaf olur.
İşte benim hâlim. İşte sözlerim. İşte ele aldığım boyumdan aşkın bir iş. Ve yarım yamalak yaptığım tahliller veya tanıtımlar.
Bu kitap doyumluk değil tadımlıktır. Sadece
birkaç damla bal...
Gerisini okuyucu kendi dehasıyla, kitapların ve şiirlerin içinden süzecek. Belki gönül peteğini balla dolduracak. Sonra dönüp bu kitaba gelecek ve Ne kadar sönük kalmışsın tanıtımda, sen deryayı bir çeşmeden akıtmaya çalışmışsın, heyhat! diyecek.
Olsun böyle de söyleseler, sitem de etseler ben sevgi ile açılmış kanatlarımı onlara doğru uzatacağım ve Ben bir reh-i sevdaya düştüm. diyeceğim. Ne ilmim, ne ilhamım, ne gönül ışığım, ne de kalb gücüm, yürek kuvvetim bu yolda yürümeye yeterli değildi. Ama ne yapayım pişdarımın, sevgili hocamın, bedrekamın, ümit ufkumun, rehberimin sözlerini ve şiirlerini kabım aldığı miktarda başkalarına anlatmaya çalıştım. Bununlada yetinmedim Üstadımızın da nağmelerini anladığım kadarıyla açıklamaya gayret ettim. diyeceğim sonra da sözlerimi şöyle devam ettireceğim: Elimden bu kadar geliyor. Sizleri o okyanusa davet ettim. Bundan geri dehanız size yol gösterecek ve insanlara o deryayı sizler gönül kadehinize doldurduğunuz iksir ve bengisu ile tasvir ve tarif edeceksiniz. Hem de onları kana kana doyurarak, iliklerine kadar itminana kavuşturarak.
Ama müsaade ederseniz, hem nesir, hem şiir tahlillerinde gerçek kalemşörler bu işe vaziyet edinceye kadar bu sönük ışık, bu titrek ibre, bu kırık pusula size yol göstersin ve o deryayı, o okyanusu, o iksir ummanını tarif etsin, tanıtsın...
Sevgi ve selamlar...
Mehmet ERDOĞAN |