Kitap Tanıtımı |
"... belleğim artık beni korumuyor, en azından yeterince korumuyor (...) ve lokantadayım, oradaki tüm müşterilere Pasolini´yi ezbere okuyorum, ve babam hakkındaki bu masal beni kaygılandırıyor, belki canımı sıkıyor, ama o masala hiç inanmıyorum ve artık beni kaygılandırmıyor bile (...) bir sözcükle savuşturuluvermiş tüm dönemler, gençlik, yeniyetmelik, çocukluk; işte böyle, sonunda özgürüm, henüz doğmamışım ve bunun için de her yerdeyim, her çağda ve her yerde, inanılmaz güzellikte bir şey bu, şaşırtıcı; ben uzaya giden ilk insanım, ilk bilgisayarım (...) Küba Devrimi´yim, Soğuk Savaş, Berlin Duvarı, Teddy Boys, dans eden Fred Astaire´im, oruç tutan Gandhi (...) 1945´te Sibirya bozkırıyım ve savaş yeni bitmiş ve solgun, dondurucu sıradan bir gün, şafak söküyor ve ben o sonsuzluğun her yanına yayılmışım; rüzgarda, yağmurda, buzda, çıplak kayın ağaçlarındayım..."
Ödül aldığı günün akşamına kadar sakin ve kaygılardan uzak bir hayatı olan çocuk kitapları yazarı, bir taksi şoförüyle esrarengiz bir şekilde karşılaştıktan sonra, geçmişinin sırlarıyla, kimliğiyle, var oluşuyla, korkularıyla yüzleşecekti.
(Arka Kapak) |