Kitap Tanıtımı |
İşte O Kanlı Mektup! 6 Nisanda Felahiye mevzilerinde çok şiddetli çatışmalar oluyordu. Yüzbaşı Mehmet Muzaffer de bu çatışmaların ortasında kalmıştı. Şehirde sokak savaşı tüm şiddetiyle devam ediyordu. Kurşunların nereden geleceği belirsizdi. Yüzbaşı Mehmet Muzaffer uzun boyuyla göz dolduruyordu. Âdeta mavi gözlü bir devi andırıyordu... Sonra ne olduysa Yüzbaşı Mehmet Muzaffer sokağa daldı, kurşunlar havada uçuşuyordu. Mehmet Çavuş da peşinden gitti. On metre ileride Yüzbaşı Mehmet Muzaffer boğazına isabet eden tek kurşunla yere devrildi, büyük bir acı içinde kıvranıyordu... Yaralı hâldeki Yüzbaşı, Mehmet Çavuş'a cebindeki zarfı eliyle işaret ederek onu çıkarmasını istemişti. Mehmet Çavuş, "Tamam kumandanım, sen kımıldama sakın" dedikten sonra Yüzbaşı'nın cebinden mektup zarfını çıkardı. Bu üzerinde posta pulu olan boş bir zarftı. Aslında bu zarfı Hanife Melek için saklıyordu, oysa şimdi neye kısmet oluyordu. Yüzbaşı'nın bunları anlatacak durumu yoktu. Boğazından fena hâlde yara almıştı... Yüzbaşı Mehmet Muzaffer, boynundan akan kana parmağını batırarak zarfın üzerine kargacık burgacık bir şeyler yazmaya koyuldu. Son nefesini vermek üzere olduğunu hissetmişti:
"Kıble ne yöndedir?"
"Kıble ne yöndedir?"
"Kıble ne yöndedir?"
"Bölük intikamımı alsın!...."
09 Nisan 1916
-Şehit Yüzbaşı Mehmet Muzaffer-
"Bir haftalık beraber ömür sürdüğüm ve şimdi çocuğunu kucağımda taşıdığım Muzaffer'in intikamını almak için müsaade edin cepheye geleyim. Onun bölüğünde nefer olayım, ben de o bölükte şehit olayım..."
-1916-Hanife Melek Yücel (Yüzbaşı Mehmet Muzaffer'in Eşi)-
"Arşiv Müdürlüğü kayıtlarında yapılan inceleme ve araştırma sonucunda Yüzbaşı Osman oğlu Mehmet Muzaffer'e ait (1324-84) sicil numaralı şahsi dosyası tarafınıza gönderilmiştir. Buna göre Yüzbaşı Mehmet Muzaffer Fındıklı - İstanbul doğumlu olup, Irak Felahiye Muharebesi'nde, Kut'ül Ammare civarında şehit düşmüştür. "
16 Ağustos 2011 T.C. Millî Savunma Bakanlığı "Çanakkale parasının ne kadar ustalıkla hazırlanıp hazırlanmadığı hususunda yapılan değerlendirmede; o dönemde, piyasada kullanılmakta olan en büyük kupür değerli paranın "50 kaime" olduğu, Mehmet Muzaffer Asteğmen'in de bir gecede bizzat el ile çizmiş olduğu "100 kaime"lik bahse konu paranın da, bu "50 kaime"nin esas alınarak oluşturulmuş olduğu, genel görünüş, dizayn ve motiflerin yapılışı itibarıyla "50 kaime"lik paraya çok benzer olduğu, o dönemin şartları da değerlendirildiğinde özen ve titizlik içerisinde hazırlanmış olduğu değerlendirilmektedir."
05 Mart 2012
Emniyet Genel Müdürlüğü
Kriminal Polis Laboratuvarları Daire Başkanlığı |