Kitap Tanıtımı |
Bir yazar için en zor işlerden biri de, kendi yazdığı türde bir başka kitabı değerlendirmektir. Ama ben onun yazdıklarını, kendi yazdıklarımdan daha büyük bir zevk ve heyecanla okudum, daha çok şey görmüş, öğrenmiş oldum. Bülent Demirdurak ın dünyada rehberlik yaparak ayak bastığı köşeler aslında beş tane değil. Sayısını artık o da bilmez. Rehberlik, büyülü bir meslektir. Gezi meraklıları, bu köşelerden birine gidebilmek için, yıllarca para biriktirip, plan yaparlar. Rehber dediğinin gittiği yer ise tombala gibi, bir seyahat acentesinin torbasından çıkıverir günün birinde.Telefon çaldığı ana kadar o ülke, o rehberin aklının ucunda bile yoktur, ama kısa bir süre sonra onun göz ağrısı oluverir. Çok gezenlerin de iyi bildiği gibi, bazen aynı sevgilinin evine aylar sonra uğramak, onun omzuna başını dayayıp, senin için sakladığı en güzel şarabı içmek, en büyük meydanına, en ünlü anıtına sadece ikisinin anlayacağı bir bakış atmak ve bir akşam gün batımında onunla vedalaşmak, çoğu kez rehberlere kısmet olan bir duygudur. Bazen de güzelliği dillere destan bir kente ilk kez gitmenin heyecanı... Ancak günün birinde rehber, gezgin olur, artık sadece kendisi için gezip görüyor, sevgililere hak ettikleri kadar, zamanı verebiliyordur. İşte Bülent, bu evreden sonra artık gönlünden kopartamayacağı ülkelerin, bazen tek başına , bazen de turîstleriyle gezdiği, ; gördüğü, sevdiği ve unutamadığı yerlerini "Dünyanın Beş Köşesi"nde bize aktarıyor. Okuduğum en güzel, en yararlı gezi kitabı bu. |