Kitap Tanıtımı |
Hani biriyle güler, biriyle ağlar, biriyle eğlenir, biriyle sevinirsin ya... Çok şey yaşadıktan sonra ona çok alışır, çok sever ve çok bağlanırsın. Sen her şeyin iyi gittiğini, her şeyin güzel olduğunu bilirsin. Yakınlık ve heyecan duyarsın hani...
O heyecanın hiç bitmemesini ister, kaybetme korkusu yaşamaya başlarsın.
Ona güvenir, inanır ve ondan sana zarar gelmeyeceğini hissedersin. Yakınlık hissettikçe, sevme-bağlanma duygusunu tattıkça bir korku sarmaya haşlar seni.
Her şey iyi giderken, güzel şeyler yaşanırken araya aniden giren mutsuzluklar vardır bilirsin Ve o mutsuzluklar, ayrılma noktasına kadar gider. Maskelerin gün yüzüne çıktığını fark edersin böylelikle.
Seni asla sevmediğini, sana hiç değer vermediğini, her şeyin koca bir yalandan ibaret olduğunu anlarsın hani...
İşte o an çok şeyin yıkıldığı, her şeyin bittiği, boş yere mücadele verdiğin aşikârdır.
Anladığını o ki; değer vermek, sahiplenmek bize göre değilmiş. Kendimize olan güvenimizi yitirip, yalnızlığımıza geri dönüyoruz hepimiz.
Sonrasında sevmek, inanmak, güvenmek...
Tüm bunların gerçekten zor olduğunu anlıyor insan.
Yazık bu duyguları yaşatan kişilere, yazık insanların duyguları ile oynayanlara...
Kısaca her şey kocaman bir 'HİÇ' hem de kocaman...
"Yalnızlık, benim yaşam biçimim!" |