Kitap Tanıtımı |
20. yüzyılın ikinci büyük dünya bunalımının (1971-72) hemen Öncesinde yazılan bu kitap, "gelişmiş" ya da sanayileşmiş denilen Batı toplumlarının bir eleştirîsidir. Tarihsel, iktisadi, felsefi ve psikolojik boyutların ışığında insanın yabancılaşma süreçlerinin incelendiği bu yapıtta Batı toplumunda bütünsel, eleştirel aklın yerini nasıl teknik-araçsal akıl yürütmeye bıraktığı ele alınır. "Batı uygarlığının en büyük güçleri oldukları sanılan bilim, teknoloji ve iktisadi gelişmenin toplumu tehdit eden Pandora'nm kutusu olduğu anlaşıldı." En azından getirdikleri çözümler kadar sorun da üreten bu güçlerin yarattığı sorunları çözmek için Batı'da henüz anlamlı adımlar atılamadı. Neden?
Batı toplumlarında insan kişiliğinin önemli boyutlarının bastırılmasını, Batı'da yaşamın üstüne çöken karamsarlık ve çaresizliğin kaynağı olarak gören yazar, sorunun nedenlerini 200 yıl boyunca gelişen düşünce biçimleri ve değer yaklaşımları çerçevesinde ele alır.
"Bu kitap, yabancılaşma ve bunun iktisadi düşüncedeki yansımasıyla ilgilidir. Ama bugünlerde iktisat denilen şeyle, özellikle modern iktisadi ' analizde kullanılan matematik, ekonometri, istatistik ve sayısal model kurulması gibi yöntem ve tekniklerle uğraşmamaktadır. İktisatın burada ilgilenilen yönü, içerdiği değer yargılarının önkabulleri ve iktisatçıların insanın temel dürtüleri, yönelimleri, amaçları, değerleri ve bunların anlamlan üzerine yaptıkları dolaylı varsayımlar ve yargılardır." |