Kitap Tanıtımı |
İki yılda bir uluslararası sanat camiası Bienal'in açılışı için Venedik'e akın eder. Bunların arasında bıkkın ve umarsız gazeteci Jeff Atman da vardır. Gündüzleri enstalasyonların yani promosyon bez torbaların peşinden koşan sanatseverler, geceleri masrafların kurumlara yazdırıldığı alkol ve uyuşturucu dolu partilerin birinden diğerine giderler. Mesleğine ve kendine tamamen yabancılaşmış Jeff Atman, bu gecelerden birinde karşısına çıkan Laura'yla adeta yeniden doğar ve kaybettiği heyecanını tekrar kazanır. Kısa bir sürede alevlenen aşkları ve yakaladıkları uyum kalıcı olacak mıdır?
Her yıl binlerce insan, Hindistan'ın en kutsal kenti olan Varanasi'nin Ganj kıyısındaki basamaklarına akın eder. Bunlar arasında gazeteci olan gizemli anlatıcımız da vardır. Daha önce Venedik'te rastladığımız Jeff midir bu, yoksa bambaşka biri mi? Birkaç günlüğüne gelip de aylarca Varanasi'de kalan anlatıcımız, burada varoluşunu sorgulamaya başlar ve benliğini bulur. Yoksa kaybeder mi demeli? İsteyerek veya zorunluluktan geride bıraktığı tüm hazların bir yansımasını görür kutsal Ganj'ın kirli sularında. Dünyanın çok farklı köşelerindeki bu iki eski su kenti birbirine geçmeye, birbiriyle kaynaşmaya başlar. İki farklı kentte geçen iki farklı öykü, aslında tek bir öykünün iki farklı yüzü olabilir mi?
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önemli isimlerinden Geoff Dyer hiçbir koşulda elden bırakmadığı ironik yaklaşımıyla modern dünyanın modern insanlarının açmazlarını, tatminsizliklerini ve çelişkilerini pırıltılı bir anlatımla işliyor. |