Kitap Tanıtımı |
İslam düşünce tarihinde varlığın/hakikatin nazarî olarak idrak edilmesinde
ve yorumlanmasında bir bütünlüğe ulaşmak için çok büyük gayretler ortaya
konmuştur. Bu bütünlüğe ulaşma çabalarında hukemanın, mütekellimînin ve
mutasavvıfanın (özellikle vahdet-i vücud ehlinin) kabul ettiği varlık tasni.eri Gayb
Mertebeleri, Berzah Mertebeleri, Halk Mertebeleri olmak üzere üç ana çizgiyi
temsil etmektedir.
Varlığın mertebeler halinde tasni. ise bu üç ekol içerisinde mutasavvıfanın
yoludur. Onlar mütekellimînin kadim-hadis, hukemanın vacib-mümkin temel
ayrımından farklı olarak varlığı yukarıdan aşağıya zuhur eden bir silsile (meratib)
şeklinde tasnif etmişlerdir. Böylece tasavvu.a ilgilenenler, vahdet-i vücud
anlayışına dayalı olarak varlığı bu şekilde tasnif etmekle bir anlamda her iki
ekolü de (mütekellimîn-hukema) birleştiren ve tatmin eden daha üst bir nazarî
çerçeve ortaya koymuşlardır: Kendisine işaret edilemeyecek kadar soyutlanmış
bir zâttan (bir anlamda meta.zik bir ilkeden) başlayarak âlemi yaratan, her şeye
var oluşunda istihkakını veren, peygamberler gönderen böylece isim ve sıfatları
zahir olup bu zuhuru insan-ı kâmilde kemale eren en yüce varlıkın (Cenab-ı
Hak) tenezzülü söz konusu olmaktadır.
Abdülkerim Cîlînin bu eseri, varlığı mertebelendirerek zuhur edişini ele alan
ilk müstakil eser olma özelliğini taşımaktadır. Cîlî bu eserinde vahdet-i vücud
ekolüne bağlı olarak varlığı, onun tecellilerini mertebelendirerek açıklamaktadır.
Bu eser Abdülkerim Cîlînin mezkur eserinin Abdülaziz Mecdi Tolun tarafından
yapılmış tercümesidir. |