Kitap Tanıtımı |
Ege´nin küçük kentleri... Ellili yıllar... Hayata tutunmaya çalışan insanlar; görünmez çizgilerin içine hapsolmuş, yüzeyde durağan, derinde alabildiğine kaynayan hayatlar. Öykülerin çoğunun kahramanı, küçük bir erkek çocuğu. Olaylar bir çocuğun gözünden, çocuk duyarlılığı ve içtenliğiyle, son derece yerinde kullanılan ayrıntılarla verilmiş. Babanın genellikle uzak, sessiz ve silik kaldığı, baskın kişilikli dayıların, eniştelerin boy gösterdiği, kadın egemen aileler; anneler, teyzeler, yengeler, ablalar arasında geçirilen alabildiğine tasasız çocukluklar. O yaşlarda yeni keşfedilen ve kadınlar arasında beslenen çocuk cinselliği; çocukluk denilen ülkenin uçsuz bucaksız toprakları, Uykusuz Sakız´ın öne çıkan temaları.
Kitaptaki öykülerin çoğunda kişinin geçmişe dönerek kendisiyle ve en yakın bildikleriyle arasındaki hesaplaşma var; babayla, anneyle ya da en yakın arkadaşla. Duyguların, derine işlemiş yaraların yıllar sonra gerçek değerlerine oturtulması var. Küçük yalanlarla, kan kardeşliklerle beslenen, küçük bir çikolatayla mutluluğa boğulan çocukluğun büyülü, masalsı, şiirsi dünyası var ve bu dünyanın düşleri... Her şeyin olduğundan farklı, büyük inanılmaz, olağanüstü görünüşü... Çocuklukla yetişkinliği ayıran ya da birleştiren o gizemli çizgide gezinmeyi ustaca başarıyor. M. Sadık Aslankara. Ve yılların gerisinde kalmış engin bir dünyanın kapılarını aralıyor...
Tam otuz beş yıldır edebiyatın ve sanatın içinde olan M. Sadık Aslankara´nın ilk öykü kitabı. Şaşırtıcı, etkileyici, okurun belleğini altüst eden usta işi öyküler. |