Kitap Tanıtımı |
Türkiye'nin yüzü artık; Balkanlar, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Kuzey Afrika'da ortaya çıkacak sorunlara, Avrupa Birliği ülkelerini etkileyebilecek ve siyasi ve ekonomik istikrara yönelik ciddi riskler taşıyabilecek her olaya ve olguya dönmüş durumdadır. Bu bölgeler kadar yakın olmasalar da dünyanın diğer bölgelerindeki sorunlara benzer etkiler doğurması da olasıdır. Bu riskler siyasi rejimlerin dönüşüm geçirmesinden, ekonomik kaynakların ve enerji kaynaklarının etkilenmesinden, göçmen ve mülteci hareketlerine, güvenlik sorunlarından yasadışı faaliyetlere kadar pek çok alanda ortaya çıkabilmektedir.
Özellikle küreselleşen dünyamızda önümüzdeki on yıllarda dünyanın süper güçleri içinde kendisine büyük bir misyon biçen Türkiye, her şeyden önce kendi siyasi ve ekonomik istikrarı için dünyadan kendini dışlamaması, uluslararası sorunlarla yönelik politikalar geliştirmesi ve bu politikaları uygulamaya koyması gerekmektedir.
Yeni Küresel Siyasi Vizyonun ile Türkiye, tarihin belirli dönemlerinde kendisi için kullanılan "karmaşık sorunları bulunan havzaların ortasında bir istikrar adası" tanımlamasını değiştirmeyi hedeflemektedir. Türkiye, kendisini çevreleyen bölgelerdeki sorunların giderilmesine aktif biçimde katkı sağlamayı, bundan sonra sorunlarla değil, işbirliğinin hakim olduğu, istikrarlı ve müreffeh bir ortamla çevrelenmiş bir ülke olarak tanımlanmayı arzu etmektedir.
2002 yılından bu yana sürekli güçlenerek iktidara gelen Ak Parti'nin, Türkiye'nin bu yeni küresel siyaset vizyonundaki yeri giderek güçlenmektedir. Son yıllarda Türkiye'nin gerek bölgesinde gerekse dünya ülkeleri içindeki konumu hem göz kamaştırmakta hem de birçok ülkeye ilham kaynağı olmaya devam etmektedir. |