| Kitap Tanıtımı | Bu kitap, kenar gruplar ya da kenar kültürler içinde çoğu zaman cüretkâr davranışlarda işbirliği yapan insanları ele almaktadır. Bu cüretkâr işler,  sıradan vatandaş  tarafından, cürüm, ayıp, aşağılık telakki edilen ve genel olarak  terbiyesiz davranışlar  olarak hissedilip nitelendirilen davranışlardır.  Terbiyesiz davranışlar , kaçakçılar ve yabanlılar gibi grupların resmi kanunlara ters düşen faaliyetlerinden, şehir serserilerinin, yeni dinsel oluşumların mensuplarının ve futbol taraftarlarının sürdürdüğü yaşam tarzlarına kadar uzanmaktadır.
Bu kitapta işte  muteber toplumun  dışında kalan ve kendi bünyesinde terbiyesizlik üreten ve geliştiren grupları ele alacağım. Fakat grup kavramını oldukça geniş bir manada kullanacağım. Grup, kendilerine özgü bir dili, ritüelleri ve semboller sistemi bulunan, özgün kıyafetler giyinen, ortak menfaatleri olan ve hayatı idame etmekte müşterek stratejiler geliştiren insanlar kümesidir.
Viyana Üniversitesi sosyoloji kürsüsünde profesör olan Roland Girtler in  Terbiyesizliğin Teorisi  adlı bu kitabı sosyolojinin yerleşik üslubunu sarsmakta ayrıca sosyolojiyi kuru ve kuramsal yapısından temizleyerek anlaşılır ve alternatif bir sosyoloji dili kurmaktadır. Bu haliyle de bu kitap sosyoloji öğrencileri için bir kılavuz olma niteliği taşımaktadır.
 
  
 
Önsöz
    
Bu kitap, uzun yıllar sürmüş olan saha araştırmalarına dayanmaktadır. Bu araştırmalarda, insanlarla yakın ilişki kurarak katılımcı gözlemlerde bulundum ve bu gözlemlerim esnasında o insanlarla  özgür  veya  ero-epik  konuşmalar yaptım.  Kenar kültürler  içinde yapmış olduğum bu gözlemler ve konuşmalarla bilimsel tecrübe toplamış oldum.
Önce şunu belirtmeliyim: Sosyoloji araştırmalarında yaygın şekilde kullanılan  mülakat/interview  ve  anlatıcı mülakat  kavramlarını gerçek saha araştırmasına tekabül etmedikleri için kullanmayı bıraktım ve onların yerine  ero-epik konuşma  kavramını icat ettim.
Bu kitabın başlığında  terbiyesizlik  kelimesi yer almakta ve kitap  terbiyesiz  davranışları anlatmaktadır. Aynı mevzuda yaygın olarak kullanılan  sapma  veya aykırı davranış  kavramlarını kullanmayı ise haklı sebeplerle reddettiğim için bu kavramların yerine  terbiyesiz  ibaresini kullanmayı tercih ettim.
Zira neredeyse hemen hemen her davranış bir  sapma , her insan  aykırı  biri olabilmektedir. Genel kurallara aykırı olarak bisikletiyle kırmızı ışıkta geçen biri veya yabancı bir kadına laf atan bir erkek bile bu bakımdan  aykırı  olmaktadır.
 Terbiyesiz insanlar  ise neyin  terbiyeli  neyin  terbiyesiz  ve neyin  suç  olduğunu belirleyen insanlarca temsil edilmekte olan bir toplum içinde genel kabul görmüş olan kurallara karşı şiddetli direniş göstermektedirler.
Fakat bu kitapta  terbiyesiz insanlar  olarak münferit terbiyesizlerle değil, serseriler, berduşlar ve fahişeler gibi  terbiyesizliği  bir kenar kültür içinde öğrenen ve diğerlerine aktaran insanlarla ilgileneceğim. Bu  terbiyesiz  insanların tümünün tıpkı sıradan vatandaşlar gibi bir tarihi bulunmaktadır. Ancak bu hususa bir sonraki bölümde gireceğim.
Araştırmalarım esnasında Viyanalı şehir serserilerinin, bitirimlerin, futbol taraftarlarının, fahişelerin ve kaçakçıların arasında bulundum. Bu insanlarla olan birlikteliğim, gerçek bir maceraydı. Bu maceralar, hayatın ne kadar renkli olduğunu bana gösterdi. Şahsen bu araştırmalarımda, üniversite tahsilimden çok daha fazla şey öğrendim. Terbiyeli ve terbiyesiz insanların aslında her toplumda bulunduğuna bu araştırmalarımda yakinen şahit oldum.
Küçük bitirim ve serseriler ile fahişeler ve diğer kenar kültürlere mensup insanlar arasında da en az sıradan vatandaşlar kadar dürüst ve iyi kalpli insanların bulunduğunu gördüm. Bir gün çok yüksek itibara sahip olan bir genelev işletmecisi, beni ve ailemi koruması altına almak istemiş ve şayet üniversitede başım sıkışırsa kendisine bildirmem gerektiğini söylemişti. Viyana yeraltı âleminin namlı adamlarından biri kızımı rahatsız eden bir gence haddini bildirmek istemişti. Eski yabanlılardan* biri, saygı nişanesi olarak bana eski filintasını hediye etmişti. Yine meşhur pezevenklerden biri fahişeler hakkında yaptığım bir araştırmada bana hayli yardımcı olmuştu. Fakat bu insanlar arasında sadece  terbiyeli  olanlarla karşılaşmadım. Bunlar arasında kendisine güvenilmeyecek insanlar da bulunuyordu.
Kenar kültürler insan hayatının renk ve çeşitliliğinin bir parçasıdır. Bu kültürler, acı, ıstırap, yokluk, sıkıntı ve yer yer güzelliklerle dolu köklü bir geleneğe sahiptirler.
Bu kitapta zikrettiğim mülahaza ve fikirlerin temel gayesi insansever yani insan sevgisiyle kenar kültürleri tetkik etmek ve bu suretle insan toplumunun ne kadar çeşitli ve renkli olduğunu göstermektir. Bu eserimle, toplumların asla yekpare bir bütün olmadıklarını, bilakis özleri itibarıyla kendi içlerinde  çokkültürlü  bir yapıya sahip olduklarını göstermek istiyorum.
Toplumların renkli yapısı hakkında daha önce Göttingenli Grimm kardeşler ve Chicagolu Robert Ezra Park, araştırmalarda bulunmuşlardı. Ayrıca Viktor von Scheffel, Nikolaus Lenau ve Hoffman von Fallersleben gibi şairler de, şiirlerinde kenar kültürler ve bilhassa gezginler hakkında sempatilerini dile getirmişlerdir. Bu şairler içinde gezgin olan ve demokratlığından dolayı Hannover Polisi tarafından 1848 de aranan Fallersleben in yazdığı  Alman Şarkısı  adlı şiir, memleketler gezip dolaşan özgür bir adamın şarkısıdır. Fallersleben serserilerin kullandığı argo dilde de şiirler yazmıştır.
Görüldüğü gibi ben,  kenar kültürler  hakkında araştırma yapmakla aslında oldukça eski olan bir geleneği devam ettirmiş    oluyorum. |