Kitap Tanıtımı |
Çehov'un yazınında "Taşralı", "Üç Yıl" ve "Meçhul Bir Adamın Hikayesi" ile
birlikte 19. yüzyılın 90'lı yıllarında yazılan üç büyük yapıtından biri olarak ayrı bir
yer tutar. Çehov, çağdaşı yazarlardan farklı olarak, ilk defa kahramanın "varoluşun
bulanık ortamında" kendisini nasıl hissettiği ve gördüğü konusuyla ilgilenir.
"Taşralı"da yazar takipçi gibi özel bir role soyunmamaktadır. O yalnızca yaşamakta
ve bizzat yaşam sürecinde gördüklerini, hissettiklerini ve düşündüklerini
aktarmaktadır; bu da dünyanın ve insanın Çehov'a kadar bilinmeyen, tümüyle
kendine özgü bir tablosunu sunmaktadır. Yazar okurun karşısına özellikle yaşamın
çıkması ve bunu hiçbir şeyin engellememesi konusuna özen göstermektedir.
Çehov, olgunluk dönemi yapıtlarında, kahramanların tavırlarını ve onların
yazgılarına nüfuz etme ve açıklama getirme olanaklarını, yazarın onlara ilişkin
dünya görüşünü radikal olarak ve bilerek sınırlamaktadır. Çehov öncesi gerçekçi
edebiyat her ayrıntıyı söze döken, hatırı sayılır derecede aktaran olmaya gayret
etmektedir. Çehov'un ilkesel olarak başka bir dünya haritası vardır, onda 'konuşan'
ayrıntılar, karakterolojik anlamda "dillendirilmeyen" ayrıntılarla rahatça
karılmaktadır.
Taşralı adlı yapıtında, tek bir dürüst insanın olmadığı, ıstırap çeken köpeklerin
akıllarını yitirdikleri, çocukların canlı serçeleri cascavlak yolduğu taşranın iç
karartıcı tablosunu çizen yazar, haklarında yeterince doğrucu, sert sözler söylediği
kasabalılara ilişkin kendi görüşünün de yetersiz olduğu kanısına vardırmaktadır.
Acımayı davalara 'tercih etmek' bir çelişkidir; çelişkidir, çünkü insanların davaları
ve düşünceleri, acıma uyandıran olgulara galip gelmelidir.
Taşralı, daha çok kısa öyküleriyle tanınan Çehov'un pek bilinmeyen olgunluk
dönemi yapıtlarından biri, belki de en önemlisidir. |