Kitap Tanıtımı |
“Mitolojik haritanın tarihî dönüm noktaları vardır. Oralarda yere ineceğiz. Zaman, uçarken geriye saracak ama yere inince ileriye yürüyecek.” Haritaya bir müddet göz gezdiren Anka’nın gagasından şu sözler döküldü: Korku nedir bilmezdi. Hem bilge hem liderdi. Otağı, yokuşuyla ünlü bir tepedeydi. Ay ışığında kurdunun başını sevdi. Yine çıkacağız Ergenekon’dan dedi. Halkına güvendi, halkı da ona. Batan imparatorluktan bir ruh çıkardı. Bir tek ülkesini değil insanlığı kurtardı. Çağa damgasını vurdu. 864 de denilen bu tepenin adı neydi? “Nuh’un Gemisi’nin oturduğu yer.” diye bağırdı Çınar. “İnsek görebilir miyiz?” Spinosaurus birden hareketlenerek bir testereden farksız kafasıyla surları biçerken T-Rex de güçlü arka ayakları üzerine dikilerek uzun kuyruğu ile surları delik deşik etti. Kür Şad’a benzeyen bir genç haykırıyordu. “Delinse yer, çökse gök; yansa, kül olsa dört yan, yüce dileğe doğru yine yürürüz yayan.Yıldırımdan, tipiden, kasırgadan yılmayan; ölümlerle eğlenen tunç yürekli Türkleriz!” (Tanıtım Bülteninden) ) |