Kitap Tanıtımı |
Zaman geçtikçe Kuzey'in korkusu o oranda artıyordu. Sessizliğin ardında kulaklarına yansıyan garip sesler onu iyiden iyiye ürkütüyordu. Güçlükle doğruldu, sırtnı duvara vererek kapıyı bulmaya çalıştı. İki tur attıktan sonra kapının metal dokusunu hissedince biraz olsun korkusu yok olmuştu. Kapıyı tekmelemeye, sesi çıktığı kadar bağırmaya başladı. "İmdaaat, kurtarın beniii! İmdaaat! Kimse yokmuuu?"
Her bağrışının ardından kısa bir süre susup kapının dışına kulak kabartıyordu. Ancak ne gelen vardı ne de giden...
Yeniden, yeniden ve yeniden denedi. Zaman geçtikçe umudu da tükeniyordu ve geceyi burada geçirmenin korkusu içinde büyüyordu. Kapının dibine çökünce ayağının hemen dibinde hızla geçen bir sürüngenin temasıyla yeniden ayaklandı, panik oldu, yere vurmaya başladı.
"Gidin, gidin lanet fareler! İmdaaat! İmdaaat!" sesi giderek tükeniyordu. "Lütfeeen biri yardım etsiiin!" Sesi giderek tükeniyordu. "Lütfen biri yardım etsiiin! Buradayııım, kurtarın beniii!" |