Kitap Tanıtımı |
Çok haklı olarak Türkler, "İslâm dünyasının en büyük imarcıları" olarak tanımlanmaktadırlar. Buna bugün dahi, dünyanın üç kıtasında çok sayıda mimarlık şaheseri yapılar şahitlik etmektedirler.
Türkiye Selçuklularının fetihlerinden sonra Anadolu şehirleri tasavvur edilemez bir yükseliş kazandılar. İslâm yapıları ve yaşam tarzı onlara yepyeni bir görünüm veriyordu. 14. yüzyılda Selçukluların mirasçısı olarak Osmanlıların ortaya çıkmasıyla, İslâm'ın etkisi daha da kuvvetleniyor, Güneydoğu Avrupa'nın içlerine kadar yayılarak gelişiyorlardı. Bu kitap, sizi işte bu şehirlere götürmek istiyor.
"Her kim bugün hayatında ilk defa İstanbul'a gelirse, aynı şekilde, geçmişte bu Bosporus (Boğaziçi) kıyısındaki şehirle ilk karşılaştığında büyülenen birçok kişi gibi büyülenir. Bir gezgin, muhteşem Osmanlı camilerine ilk bakışta, hâlâ sultanlar ve halifelerin masallar âleminde yaşayacağını umar, ama yanılmıştır. Yakından bakıldığında, günümüzdeki İstanbul'un, eski Osmanlı başkenti ile uzaktan yakından pek ilgisi olmadığı gerçeği ortaya çıkar."
"Öyleyse, o müstahkem kaleler, Osmanlı Hükümdarlığı'nın Hıristiyan Yunanları, en azından sadece baskı altında tutma gereçleri olarak gösterilemez. Karada veya adalarda, bir dizi Yunan şehri, bugün az veya çok hiçbir değer taşımamaktadırlar, ama bunlar da Sultanlar Hükümranlığı'nda parlak bir devir yaşamışlardı" |