Kitap Tanıtımı |
Beş asra yakın bir müddet Osmanlı Devleti´nin pâyitahtlığını yapmış olan İstanbul, etrafı her cihetten enfes denebilecek menba sularıyla çevrilmiş bir şehirdir. İşte bu leziz sulardan biri olan Hamîdiye suyu, Sultan İkinci Abdülhamid Han tarafından cülûs-ı hümâyûnunun yirmi yedinci sene-i devriyesinde İstanbul ahalisine hediye ve ihsân buyurulmuş ve onun adına izafeten "Hamîdiye" ismi ile anılmıştır. Asrın ve sıhhatin şartlarına uygun olarak haznelerde toplanan bu nitelikli menba suyu Tophâne, Beşiktaş, Beyoğlu ve Şişli semtlerinde inşâ edilmiş ve Hamîdiye suyu ile hayat bulacak olan yüzden fazla çeşmeden akıtılmıştır. Âlîcenâp sultan, bundan evvel de Göksu ve Terkos sularını İstanbul´a getirtmiş ve halkın hizmetine sunmuştur.
Hamîdiye suları, Sultan İkinci Abdülhamid Han´ın binlerce hayrâtından sadece bir tanesidir. Pâdişâhın bu hayrı, Cendere Vadisi sularının sadece şehre getirilmesi işinden ibaret olmayıp, menbâlardan gelen suların toplanması için inşâ edilmiş bentler, su toplama hazneleri, toplama ve dağıtım boruları, tulumbalar, tazyik makineleri ve çeşmelerden mürekkep tam bir tesistir ve bu tesisin bütün inşâ masrafları bizzat pâdişâhın kendi parasından karşılanmıştır. Sultan Abdülhamid Han´ın yapmayı tasavvur ettiği veya yaptırdığı eserlere bir bakılırsa, sultanın hayra ve hasenâta verdiği ehemmiyetin büyüklüğü gayet iyi anlaşılır. |