Kitap Tanıtımı |
Bismarck ordularının Alsace ve Lorraine'i işgalinden yirmi yıl sonra, Fransız Yüzbaşı Alfred Dreyfus, 15 Ekim 1894'te vatana ihanet suçlamasıyla tutuklanır. Dava sürecinde yaşananlar, Dreyfus'ün rütbeleri sökülerek ordudan atılıp ıssız bir adaya sürgüne gönderilmesi, kabaran Yahudi düşmanlığı, yüzyıl dönümündeki Fransız toplumunu adeta bıçakla bölünmüşçesine iki kampa ayırır.Ancak Dreyfus'ün masum olduğuna inanan ve gerçek casusun kimliğini ortaya çıkarmaya çalışan tek bir subayın çabası tarihin akışını değiştirecektir. Askeri İstihbarat'ın başındaki Albay Georges Picquart, gizli belgeler ve sahte kanıtlara dayalı iddianameler, yalanlar, iftiralarla örülü askeri yargılamalar boyunca Fransız ordusunun yüksek komuta kademesinin tamamının bu düzmecenin arkasında olduğunu keşfeder.
Émile Zola'nın dönemin Fransa cumhurbaşkanına hitaben yazdığı "Suçluyorum!" başlıklı mektupla tüm dünyanın gündemine oturan, tarihin bu en ünlü siyasi davasının hikâyesi günümüzdeki örneklerine şaşırtıcı benzerliğiyle de dikkat çekiyor. Subay ve Casus, onurlu bir askerin örgütlü kötülük karşısında eğilip bükülmeden, yalnızca gerçeği savunarak adalet mücadelesini nasıl kazandığını anlatıyor. |