Kitap Tanıtımı |
Doğu Londra, 1888 şehir içinde ayrı bir şehir. Hırsızların, fahişelerin ve hayalperestlerin birbirine karıştığı, gündüzleri arnavutkaldırımı sokaklarında çocukların oynadığı, geceleriyse bir katilin dolaştığı, parlak umutların en karanlık gerçeklerle karşılaştığı bir gölge ve ışık mekânı. Burada, Thamesin fısıldayarak akan sularının hemen yanı başında bir çay fabrikasında işçi olarak çalışan Fiona Finnegan, bir seyyar satıcının oğlu olan çocukluk aşkı Joe Bristowla birlikte bir gün kendi dükkânını açmayı ümit etmektedir. Birbirlerine olan inançları dışında kendilerini kamçılayacak hiçbir şeye sahip olmayan Fiona ve Joe, rüyalarına ulaşmak için mücadele etmekte, para biriktirmekte ve özveride bulunmaktadır. Fakat değer verdiği hemen hemen her şeyi ve herkesi ondan koparıp alan acımasız ve karanlık bir adamın eylemleri sonucunda Fionanın yaşamı paramparça olur. Kendisinin de öldürüleceğinden korkan Fiona, Londradan kaçarak New Yorka gitmek zorunda kalır. Orada, inatçı karakteri Batı Yakasında mütevazı bir dükkânla başlayarak Manhattanın çay ticaretinin tepesine tırmanmasını sağlar. Ancak Fionanın eski hayaletleri rahat durmaz ve onları susturmak için Fiona tekrar çocukluğunun Londrasına geri dönmek zorundadır, orada geçmişiyle girişeceği ölümcül hesaplaşma geleceğinin anahtarını elinde tutmaktadır. Acı, mücadele, namus ve zafer üzerine yürek ısıtan, harikulade bir roman. Frank McCourt, Angelanın Küllerinin yazarı.
Atmosferi capcanlı tasvir edilmiş bu sıcak ve coşkun romana bayıldım, harika anlatılmış, okuması büyük bir keyif. Simon Winchester, The Professor and the Madmanin yazarı. Barbara Taylor Bradfordun geleneğini izleyen romantizm ve özgün dönem detaylarıyla yüklü bu enfes melodram, epik tarihi roman tutkunlarının çok hoşuna gidecek. Booklist |