Kitap Tanıtımı |
Çevirenin çevirdiği kitap için önsöz yazmasını pek doğru bulmuyorum, ancak kimi noktalan gün ışığına çıkarmak amacıyla, önsöz yazmak için kendime bir defalığına izin verdim. Yazarıyla arasına, kitabı çevirmenin dışında, fazladan girdiğim için okuyucumdan bağışlanmamı diliyorum.1- Kimdir Sokrates? Batı kültür tarihini oluşturan düşünce zincirinin en önemli halkalarından birinin kendisine verilmesini haklı kılacak etkinlikler olarak, o neler yapmıştır? İnsanlık tarihi bunalımlı dönemlerinin hepsinde niçin hep Sokrates'e başvurur?Batının Kültür tarihinin temeline yerleştirdiği İlkçağ Yunan felsefesi büyük ölçüde Sokrates adıyla karakterize edilir. İ.Ö. altıncı ve beşinci yüzyılın doğa felsefeleri Sokrates-öncesi felsefeler, Sokrates'ten sonra yaşamış Platon, Aristoteles gibi büyük dizge kurucusu filozoflarla Eukleides, Diogenes gibi filozoflar da Sokrates'in büyük ve küçük ardılları olarak nitelenir. Bunun nedeni, Sokrates'in kendisinden önceki felsefenin yörüngesini, çeşitli toplumsal ve kültürel koşulların da etkisiyle, değiştirmesi ve bununla kendisinden sonra gelen filozoflar için gerekli çıkış noktalarını hazırlamasıdır. Bu ise Sokrates'in, insanın, uygarlık tarihinde doğaya karşıt olarak kazandığı her tür başarının temelinde bulunan, ruhunu keşfetmesiyle olanaklı olmuştur. Sokrates'in keşfettiği insan ruhu, Phytagorasçıların Doğu kültlerinden aldığı tanrısal ruh anlayışından, Homeros'un ve tragedya yazarlarının bedenin epifenomeni olarak gördükleri ruhtan, Anaximenes'in. havadan meydana gelen ruhundan. Atomcuların ince ve yuvarlak atomlardan oluşan ruh kavramından, sokaktaki insanın Hades ülkesindeki gölge olarak düşünülen ruhundan farklı olarak, insan varlığındaki ahlaksal ve entellektüel kişiliğin oturduğu yerdir. Sokrateş'in keşfettiği ruh, Phytagorasçüarda ve zaman zaman Platon'da olduğu gibi, insan bedeninin aşağılanması pahasına yüceltilen bir ruh değildi. Sokrates özdeksel güzelliklere karşı da her zaman duyarlı olmuştur. Dostluklarını aradığı sevgilileri ruhjan denli bedenleri de güzel olan genç delikanlılardı ve kendisi de ruhsal güzelliğin bedene, ve özellikle de yüze yansıdığını ve bedensel güzelliğin ruhsal güzelliğe ve yetkinliğe yükselmek için bir basamak işlevi gördüğünü düşünmekteydi. Onun sözünü ettiği ruhu anlamının tek yolu ruhu bedenle birlikte, birlikli ve tek bir insan doğasının iki ayrı yanı olarak ele almaktır. Sokrates'in düşüncesinde fiziksel insanla psişik insan arasında en ufak bir karşıtlık yoktur.İşte bu ruh kendisinde iki temel öğeyi içerir: Bir bilme ya da bilinçli olarak düşünme yetisi; iki ahlaksal karakter. İnsan kendisine dışsal olan herşeyi (evreni, toplumu, v.b.g.,) ve Sokrates'in kendisine büyük bir önem vererek vurguladığı gibi, kendi benini, kendi ödevlerini ve ereklerini, neyin kendisi için iyi neyin kendisi için kötü olduğunu bilebilir. Bu ikincisi eşdeyişle insanın kendi öz benine ilişkin bilgi, ya da bir başka deyişle insanı iyi bir birey, ya da iyi bir yurttaş kılıcak şeyin ne olduğuna ilişkin bilgi, Sokrates'e göre, insanı gerçekten ilgilendiren tek şeydir. Böyle bir bilgi soylu ve özgür bir ıra için gerekli ve zorunlu tek koşuldur. Çünkü kendi yüreğindeki vahşi ve hayvansı arzuları ehlileştirmiş olan bilge kişi gerçekten de kendine yeter biri olup, hiçbir şeye gereksinme duymayan Tanrı'ya en yakın kişidir. Kendi benini tanıyan, neyin kendisi için gerçekten iyi neyin kendisi için gerçekten kötü olduğunu bilen bilge kişi, zorunlu olarak kendisi için iyi olanı yapar, çünkü kendisi için iyi olanı yapmak, insanın bizzat kendisinin yararına, hayrınadır. Oysa böyle bir bilgiden yoksun olan kişi, sırasıyla hayvan-insan-tanrıdan oluşan üç dereceli canlı varlık silsilesinde, hayvansı ve vahşi arzularını usunun denetimi altına alamayıp, hayvanla ortak olarak paylaştığı güdü ve arzularına yenik düştüğü için, tanrıdan uzaklaşıp hayvana yaklaşacaktır. Sokrates'in çok önemli bir özelliği neyin bilinip, neyin bilinmeyeceğine, ve temelleri hiçbir zaman sorgulanamayacak bir bilginin peşine düşmenin tehlikesine ilişkin olarak sahip olduğu sağlam sezgisiydi. O kendisinden önceki bütün bir doğa felsefesini, eşdeyişle doğa üzerine olan kurguyu dogmatik ve yararsız olduğu gerekçesiyle bir kıyıya attı. Dogmatik olmakla, Doğa filozoflarının kurgularının deneysel bir denetime ve kanıtlamaya tabi tutulamamasını anlıyordu. Nitekim aynı konu üzerinde farklı hatta çelişik sonuçlara ulaşan birçok filozof gösterilebilir, öte yandan yararsız olması bu türden kurgunun insanın temel ve asıl ilgisi 'kendi öz benine ve doğru yaşama ilişkin bilginin kazınılması' için en ufak bir yarar ya da katkı sağlayamaması anlamına gelir. Oysa bu bilgi büyük ölçüde insanı hayvandan farklılaştıran ve insanı gerçekten insan yapan bilgidir. , Kendisinden önceki doğa felsefesi. Doğanın başlangıçlarına ya da kökenlerine ilişkin bir araştırmayla belirlenmekteydi. Doğadan insana bu dönüş beraberinde başlangıçlara yönelik olan sorudan ereğe yönelik olan soruyu geçişi gerektirdi, insan yaşamının ereği nedir? Bu soru aynı zamanda bütün bir ahlak tarihinin başlangıcını oluşturur. Kendisinden sonra gelecek olan birçok ahlak filozofuyla birlikte, Sokrates bu soruya mutluluk yanıtını verir. Ama bu mutluluğun neden oluştuğu sorusuna Sokrates kendisinden sonra gelecek olan birçok ahlak filozofundan farklı olarak, ve kanunca tüm bir ahlak tarihindeki en özgün, en yetkin ve insanı yücelten ve insana gerçek değerini veren tek yanıt olarak, ruhsal yetkinlik yanıtını verir. (Tanıtım Bülteninden)Sayfa Sayısı: 232Baskı Yılı: 1995Dili: TürkçeYayınevi: Gündoğan Yayınları) |