Kitap Tanıtımı |
Atina Devleti´ne meydan okuyan, ölüme gülümseyerek giden, şüphe ve sorgunun büyük ustasının, filozof sokrates´in romanı.
Arkhon Basileus başındaki mersin ağacından yapılmış tacı düzeltti, ayağa kalktı, davalıya döndü ve şöyle dedi:
"Kendini savunma zamanın geldi, Sokrates. Konuş!.."
Dolu su saatinin damlaları sessizliğin içinde birer birer düşmeye başladılar. Sokrates susuyordu. Bir şeyler dinlermiş gibi, başını hafifçe yana doğru eğdi. Derin sessizliğin sebebi sanki yalnızca o değildi; onunla birlikte bütün aeropagos, tüm Atina, hatta gökyüzü ve yeryüzü de susuyor gibiydi. Beş yüz çift göz üzerinde dolaşıyor, çıplak ayaklarını ve güçlü kollarını süzüyor, beyaz keten khitonunda geziniyor, mühürlenmişçesine sımsıkı kapalı duran dudaklarına ve yüzüne bakıyordu.
Sokrates ne zaman konuşmaya başlayacaktı!..
Akılcı bir dil ve muhteşem bir kurguyla maleme alınmış olan biyografik roman, Yunan Filozofu Sokrates´in yaşamını tüm yönleriyle gözler önüne seriyor. Büyük filozofun felsefeye kazandırdığı ebelik sanatını, Sokrates´e adeta yeniden hayat verip, onu çağımızın dinleyicileriyle buluşturuyor. Felsefesi ve kendisi hakkında gelecek nesiller için geride hiçbir yazılı kaynak bırakmadığı halde, özellikle öğrencisi Platon´un eserleriyle ölümsüzleşen Sokrates, böylece yine ebelik sanatını icra etmiş oluyor ve çağdaş okuyuculara sesleniyor: "Her insanın içinde bir güneş vardır; yalnızca, aydınlanması için onu açığa çıkarmak gerekir." |