Kitap Tanıtımı |
Bu büyükçe parklarda, işsiz siyahlara olduğu gibi, bizim Türkiyeli sığınmacılara da rastlardınız. Sokaklarda ya da parklarda, kafasında köylü kasketi, üstüne bol gelen ceketi ve pantolonu, uzun sarkık bıyıklı, yaşlı Alevi köylülerine rastlamak insana hüzün verirdi. Kim bilir hangi rüzgâr savurmuştu onu köyünden alıp bu yabancısı olduğu diyarlara. Elleri arkasında, parmaklarına tespihini dolamış, başı havalarda, öylece, tek başına dolaşırdı. Belki de konuşacak birilerini arardı... Sığınamamış sığınmacının heykeli gibi bir taşın ya da bankın üzerine oturmuş olurdu. Çaresiz, umarsız, yalnız, ne geldiği yere ne kendi içine ne de dilsiz kaldığı bu ülkeye sığabilen acılı sığınmacının...
Gün Zileli
Gün Zilelinin 1946-2000 yıllarını kapsayan uzun soluklu otobiyografisi elinizdeki bu ciltle tamamlanıyor. Önceki dört ciltte, gençlik yıllarını, 1960, 1970 ve 1980lerdeki siyasal mücadelesini anlatan Zileli, bu ciltte 1990 yılında gidip yaklaşık on beş yılını geçirdiği Londradaki sığınmacı yaşamının on yılını konu ediyor. Yalnızca kişisel anılarını aktarmakla kalmıyor, aynı zamanda göçmenlik gerçeklerine Türkiyeli bir sığınmacının gözünden tanıklık etme fırsatı sunuyor okuyucuya. 90lı yılların Londrasına ait bir panorama ortaya koyması da cabası
Sığınmacılar, benzersiz bir yaşam anlatısının beşinci ve son halkası. Aynı zamanda Türkiyenin yakın dönem sol siyasal geçmişinde aktif bir yere sahip olan Zilelinin Londradaki Türkiyeli göçmenlerin yaşamına içeriden tanıklığı. |