Kitap Tanıtımı |
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO). 2011 yılını doğumunun 400. Yıldönümü olması münasebetiyle Evliya Çelebi yılı ilan etti. Çok yönlü ve renkli bir şahsiyet olan ünlü seyyah, sadece bizim değil dünyanın ilgisini üzerine çekmeyi başarmış durumdadır. Şüphesiz bu haklı şöhretinde meydana getirdiği Seyahatnamesinin çok önemli bir yeri bulunuyor. O kadar ki Evliya bu renkli hayatına Bektaşileri de dahil etmiş, onlarla dostluk ve ahbaplık kurmuştur. Bu itibarla seyyahımızı kâh bir Bektaşi tekkesinin esrarengiz dünyasında kâh bir Bektaşi türbesinde şifa ararken veya bir Bektaşi dervişiyle muhabbet halinde bulmaktayız. Kendisi bir Gülşeni dervişi olmasına rağmen tüm sufîlerle hemhal olmayı başarabildiğine şaşmamak gerekir. Çünkü Evliya bir o kadar da muzip, alaycı ve nüktedan biridir. Gönül dünyası çok geniş olan seyyahımız bizi şimdiye kadar pek üzerinde durulmamış bir konuya çekmektedir. O da Seyahatnamede Bektaşilik konusudur. Bunca inceleme ve araştırmaya kaynaklık etmesine rağmen Seyahatnamesinin hala böyle bakir konulara ışık tutması doğumunun 400. Yılında seyyahımızın bir kere daha hayırla yâd edilmesine vesiledir. İşte bu çalışmamız Seyahatnamenin o zengin atmosferinde ve Evliya Çelebinin kendine has anlatımıyla okuyucuyu XVII. Yüzyıldaki Bektaşilerle buluşturmaktadır. Zira o döneme ait başka hiçbir kaynakta Bektaşiler hakkında bu denli derli toplu bilgileri bir arada bulmak mümkün değildir. |