Kitap Tanıtımı |
Yinede dışarıdayım. Bu kokuyu seviyorum. Kanal kokusu bu. Ağır sanayicinin kirlettiği suyun kokusu bu. Çocukluğumun dere kokusunu anımsatıyor. Kahve sahibi Hamdi beyin kendini astığı söğüdün içinden çıktığı dere. Babamın Kadıköy´deki evi bu derenin kenarındaydı. Yaz günleri yüzlerce kurbağanın katıldığı koronun yükseldiği Ağustos böceklerinin bu koroya eşlik ettiği ünlü KURBAĞALIDERE idi o dere. Oyun yapan bir koçun kıyı boyunca beni kovaladığı dere. Babamın gül bahçesinin altından geçen taşkına karşı bir kanal vardı dereye açılan. Yağmurda bu kanal bahçeyi basacak suyu dereye taşırdı. Çamurdan renklenen suyu erimiş çikolata rengiyle kalın künk ağzından dere suyuna köpürerek akardı. Küçük, kendi boyutlarında bir çağlayan. Sofanın penceresinden bu heyecan verici suyun akışını izlerdim. Bu coşkuya katılan sadece ben değildim. Kargalar da bu şelale başına uçarak gelirler su ile gelen artıklar içinden avlanırlardı. Kuru ekmek parçaları, çer çöp bahtlarına ne çıkarsa. Yağmur sonrası sular azalınca künk içinde kalan su birikintilerinden kediler de su içerlerdi. |