Kitap Tanıtımı |
Anadolu XI. yüzyılda başlayan, XIII. yüzyıla kadar devam eden Türk göçü ve fethiyle birlikte, siyasî, sosyal, etnik, dini ve kültürel bakımdan değişime uğramıştır. Bu Türk göçü sonunda daha önce “Bilâd-ı Rûm” olarak adlandırılan Anadolu, kısa zaman zarfında “Türkiye” olarak anılmaya başlamıştır.Türklerden önce Araplar, iki yüzyıl boyunca, Anadolu’yu fethetmek ve İslam dünyasının rakibi olan Bizans imparatorluğunu çökertmek için, savaşmalarına rağmen bunu gerçekleştirememişlerdir. XI. yüzyılın başında Tuğrul Bey’in akınlarıyla başlayan Anadolu’nun fetih süreci 1064 yılında Bizans Devleti’nin en önemli ve gelişmiş sınır kentlerinden biri olan Ani’nin fethiyle devam etmiş ve 1071 Malazgirt Zaferi ile başta Ahlat ve Erzen-i Rum olmak üzere birçok Doğu Anadolu kenti Türk-İslam egemenliğine girmiştir. Bu süreçte göçebe Türkmen toplulukları Batı Anadolu sahillerine dek yayılmışlar ve XI. yüzyıldan itibaren de Nicaea/İznik veya Laodiceia/Denizli gibi Bizans kentlerinin çevresinde yerleşmeye başlamışlardır. XI. yüzyıl başından itibaren ise Bizans Devleti’nin içine düştüğü siyasal karışıklıktan yararlanan Türkmenler, Bizans kentlerinin yerleşim sürecine dâhil olmuş ve İznik başta olmak üzere birçok kentte egemen unsur olarak yerleşmişlerdir. Anadolu’da erken Türk fetih dönemi olarak adlandırılan bu süreçte; Erzincan-Ahlat hattı arasında kalan bölge Türkler tarafından ele geçirilmiştir. Türkler yerleştikleri bu yeni bölgede gerek eski kentlerin üzerine yerleşmek gerekse kendi yeni kentlerini inşa etmek sureti ile hızla yapılaşma yoluna gitmişlerdir. Kısa bir sürede sonuca ulaşan Türk fethinin başarısında, ilk Selçuklu sultanlarının yürüttüğü güçlü önderlik, başarılı askeri sevk ve idarenin yanı sıra Türk göçü de önemli rol oynamıştır. Birkaç yüzyıl devam eden bu göç hareketi ve yapılan fetihler sonucunda Anadolu Türkleşmiş ve bugünkü adıyla Türkiye olarak anılmaya başlamıştır. (Tanıtım Bülteninden) ) |