Kitap Tanıtımı |
Dilimiz, sanıldığının aksine kentle ilgili sözcüklerin fakiri değil. "Şehir" kökünden türetilmiş nice sözcükle, anlatımla dolu. "Şehir hatları", "şehir turu", "şehirlerarası" gibi gündelik yaşamda kullandıklarımızın yanı sıra artık pek kullanılmasalar da "şehrayin", "şehremaneti", "şehremini", "şehrengiz", "şehrî", "şehriyye", "şehristan", "şehriyar", "şehriyârân", "şehriyari", "şehreküstü" gibi sözcükler de aslında şehir ve şehirle ilgili olguların kültürümüzde azımsanmayacak kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Bu sözcükler içinde bir tanesi var ki, anlamındaki sıcaklık ve samimiyetle hemen bizi kavrar. Eskiden şehrin yoksul ve kenar mahallelerini ifade etmek için kullanılan bu sözcük "şehreküstü"dür. Bugün "şehreküstü" sözcüğünün yerine "varoşlar", "gecekondu mahalleleri" veya "kenar mahalle" gibi sözcük ve ifadeler kullanmaktayız. Ama bunların hiçbiri "şehreküstü"deki söyleyiş güzelliğini taşımıyor. Kullandığımız karşılıkları gibi dışlayıcı ve yabancılaşmayı çağrıştırıcı değil, hani sanki çocukken yaptığımız "küstüm boz!" oyunu gibi. Küsse de barışma ihtimali yok değil. Belki de bundandır ki bir çok kentimizde "şehreküstü" semtleri var. Bursa, İstanbul, Gaziantep ve diğerlerinde olduğu gibi. |