Kitap Tanıtımı |
"Sen de fark edersin; Hüzün konuşur bu şehirde Biz olanlar Bir ayrılık bestesinin nameleri gibi Hıçkırarak ağlar! Pervasız yükselir bu şehirde Binalar, Binbir pençe ile Hücum eder ruhumuza Zalim ve gaddar..."
Geleneksel şiirle yeni şiiri birlikte sunmaya çalışmış şair... Aşka bir tasavvufçu gözüyle bakarken çağımızla da didişmiş durmuş.
"Kuş Sütü Eksik Olmayan Sofralar"a çatarken; süt veren tekkuşun Vampir Yarasa olduğunu kazımış dizelere...
"...bir serdengeçti işte. zenginlikten değil ama tuzukuru. tek bir mülkü yok ya ondandır belki de. mülkün temelinin ne olduğuna dair şüpheleri de var. zira bu dünyaya güvenmiyor.
tarih okuyor, ilahiyat okuyor, frenk okuyor, faust gibi belki ama ruhunu, "ol" deyip oldurana, şu gökleri kaldırana teslim etmiş... kusuru mu? şiire saplanmış, nesre meyil vermiyor, halbuki büyük kayıp, öyle iki denemeyle kandırıyor etrafmdakileri. o bu satırları belki okuyamayacak ama biz o´nun romanlarını inşallah okuyacağız, çünkü o´nun hafızası var. gündelik hafıza, kolektif hafıza hasılı bir millî hafıza, lütfı Ömer akad demişti ya: "yazamadığım romanların filmini çekiyorum" diye. işte cumhur da çekemediği filmlerin romanlarını yazacak belki de. iklim değişecek akdeniz olacak, biz gülümseyeceğiz."
(Ekşi sözlük, itaatsiz, 11.02.2004 11:24) |