Kitap Tanıtımı |
İnsan, maddî ve ma´nevî olmak üzere iki cihetten müteşekkildir. İnsanın maddî hayâtı, yemek, içmek ve havayı teneffüs etmek ile káim olduğu gibi, ma´nevî hayâtı da îmân ve ibâdet ile káimdir. Demek, insânı insân yapan ve insânı dünyâ ve âhirette hakíkí saâdet ve huzûra kavuşturan îmân ve ibâdettir.
Îmân, fıtrîdir ve fıtrat-ı beşeriyye, îmân ile yoğrulmuştur. Zîrâ, insân, fıtraten gáyet âciz ve fakir yaratılmakla berâber; düşmanları ve emelleri kâinâtın her tarafına dal-budak salmış, kalb ve rûhun dâire-i ihtiyâcı ebede kadar uzanmış, hadsiz şeylerden müteessir olduğu gibi, nihâyetsiz şeylerden de mesrûr olacak bir câmiıyyette halk edilmiştir. O hâlde, bütün kâinâtı yed-i tasarrufunda tutamayan, insânın bu derin ve muhît maddî ve ma´nevî ihtiyâclarını yerine getiremez, onu idâre edemez; kendisi gibi âciz, muhtaç ve onun cinsinden olan pürşer beşer, aslâ bu kâinât kadar ma´nevî yükü deruhde edemez.
Küfür ve inkâr ise, insânı bu câmiıyyet ve kábiliyyetten sukút ettirip en âciz, zaif, fakir ve perîşân bir mahlûk derekesine düşürür.
Hazret-i Âdem (as)´dan bugüne kadar devâm eden beşer târihinde iki cereyân veyâ iki düşünce âlemde hükümfermâ olmuştur. |