Kitap Tanıtımı |
İdeolojik saplantı sendromlarını bir taraf bırakacak olursak görülen, Osmanlının gerilemeğe başladığını fark ettiği zaman diliminden itibaren öne çıkan kendi içinde dışarıdan aktardığı gelişmeleri öne çekerek ama şekilcilikte karar kılan bir hareket tarzıdır. Özellikle, bize göre, adından başlayan yanlışlık, değişimin ve gelişimin müesseselerin alınmasıyla gerçekleşeceği görüşüne bağlandığından, saplantılı olarak kültürel ve toplum yapılarındaki inanç farklılıklarının göz ardı edilmesine yol açmıştır. Kaybedilen savaşların da verdiği baskı ile şekilci değişikliğin ilk hedefinde askerî kurumlar olmuştu. Sonrasında hukuk, genel eğitim ve nihayet siyaset sahasındaki arayışların temelinde, derinliğine tespitlerden çok, şekille bağlantılı çözümlerden medet umulacaktı. Esas itibariyle tepeden inmeci bir arayıştır ortaya konulan. Böylece seçkin azınlık, görüşleri ve inançları istikâmetinde, otoriteyle halkını ehlileştirirken demokrasi söylemini de dilinden düşürmeyecektir. Sözde yaşatılan demokrasinin il adımlarını atmak bile neredeyse yarım yüzyıllık bir zamana vabeste olacaktır. Sonrasında, yani bugün, hâlâ yaşanılan demokrasinin şeklî müesseselerinden bir adım öte çıktığımızda partilerimizin bünyeleri ve tek adamlık sendromu dolaysıyla ne kadar demokrasi ile iç içe bulunduğumuzun tartışılabilir olması kaçınılmaz olacaktır. |