Kitap Tanıtımı |
Osmanlı Devleti İslam'ın son büyük imparatorluğu olarak insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir medeniyet seviyesine ulaşmıştı. İslam coğrafyasının dört bir tarafından gelen gazi, derviş ve alimlerin Rum diyarının öte ucunda temellerini atacağı bu devlet, ruh ve mana köklerinden aldığı güçle, üç kıtada hakimiyet kuracaktı. Osmanlı'nın Manevî Sultanları'nda işte bu kökleri ve Devlet-i Aliyye'nin üzerlerinde yükseleceği yüce manevî silsileleri okuyacaksınız.
Osman Bey'in Şeyh Edebali Tekkesi'nde gördüğü rüyada göbeğinden çıkarak bütün âlemi kuşatan koca çınar ağacı gibi, belki ondan bile ihtişamlı bir nuranî ağaca, yaprakları ve meyveleriyle bugün dahi hâlâ canlı olan bir manevî şecereye tanıklık edeceksiniz.
Velayet sancağını Acem ülkesinden Diyar-ı Rum'a taşıyan Somuncu Baba'dan, Celvetî yolunun pîri Aziz Mahmud Hüdayi'ye, son devrin büyük Melâmî kutbu Abdülkadir Belhî'den, Nakşibendiliği Afrika'dan Endonezya'ya kadar yayacak Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî'ye , Halvetîlerden Kadirîlere, Melamîlerden Nakşîlere, alimlerden ariflere, ümmilerden zahidlere Osmanlı maneviyat tarihinin müthiş renklilik ve çeşitliliğini Osmanlı'nın Manevî Sultanları'nda bulacaksınız.
Sultanların kapılarında ricacı olduğu şeyhler, müridlerinden başka kimsenin kimliğini bilmediği sırlı veliler, İslamî ilimlerde zirveleşen arifler, derinlikleriyle alimleri bile hayrete düşüren ümmiler, evliyalar ve kutuplarla birlikte 13. asırdan günümüze seyahat edeceksiniz. Hem de bu zatların (bazılarının yerlerini artık kimsenin hatırlamadığı) mezarları ve tekkelerini bizzat tek tek gezen yazarın çektiği, çoğu da ilk kez bu eserde yayınlanan, yüzlerce fotoğraf eşliğinde...
İnsanlığın kendileriyle şeref kazandığı bu büyük zatların şiir ve yakarışlarından, mektuplarından ve eserlerinden seçkiler, ebedî hayata adanmış hayatlarından kareler ve anekdotlarla kendinizi onların huzurunda hissetmek işten bile değil... |