Kitap Tanıtımı |
Yabancı gezginler, 15. yy`dan itibaren Osmanlı toplumu ile yakından ilgilenmişler, sonra da izlenimlerini kaleme almışlardır. Bu izlenimler, eksikliklerine, abartılı yanlarına karşın resmi tarihin dışında kalan gerçek yaşamı günümüze taşımaları açısından önemlidir. Ekrem Işın bu yaklaşımı şöyle özetler: "Batılı yazarlar, Türk kadınının modernleşme serüvenini yakından izlemişler, fakat onun gündelik hayat içindeki konumunu hep yanlış noktalarda aramışlardır. Fransız devriminin etkisiyle yetişmiş bir Avrupalı için Bastil`e yürüyen sokaktaki kadın özgürlük sembolüydü. 1806`da İstanbul`a gelen Chateaubriand bu yüzden sokakta kadına rastlayamayınca, Batı dünyasını yüzyıllarca meşgul eden harem efsanesini yeniden körüklemiştir. Bu efsane bütün bir 19. yüzyılı kaplar. Nitekim 1921`de Vakaresko adlı kadın yazar Cemiyet-i Akram`da Osmanlı hareminin bir kurul tarafından denetlenmesini teklif eder. Amaç, kadını uygarlık adına esaretten kurtarmaktır. Oysa Chateaubriand`ın 1806`da sokakta bulamadığı Türk kadını gerçekten haremde; fakat 1921`de Vakaresko`nun denetlenmesini istediği yerde değil, Darülbedayi sahnesindeydi..."
(Arka Kapak) |