Kitap Tanıtımı |
Ülkede ordu yönetime el koymuş ve tüm sağ ya da sol kamplardan aydın ve sanatçılara bir cadı avı başlatmıştır. Bir müzisyen, bir yazar, bir ressam ve bir oyuncu ise tutuldukları hapishanede ellerinde kalan tek değeri, onurlarını koruyabilmek adına uykudaki ölümü uyandırarak bir direnişe, ölüm orucuna başlarlar... “…O dönem biz gençler için daha bir beterdi. Bizler bazıları için derttik. Kapılar zamanlı zamansız çalınırdı. İstendiği zaman.Sayın heyet bize karşı girişilen saldırı türünün, artık bizim bir politik tutuklu olmamız ya da olmamamızla bir ilgisi yoktu. Aslında bizim kişiliğimizde, insanlığa saldırıyorlardı.Onurlu bir ölümü, böyle bir yaşama tercih ederim. Yeri geldiğinde ölmesini bilmeyen zaten ölüden farksızdır. Bizim bir ölüden farkımız mı var yoksa? Yok. Kutsal bildiğimiz tüm değerler bize karşı kullanılıyor. Biz de ölümü onlara karşı silah olarak kullanmalıyız.…Sineğin vızıltısı kesilmişti. Belli ki o da ölmüştü. Tüm bunları dışarıya taşıyacak birileri olmalıydı, burada yaşananları adam gibi anlatacak biri olmalıydı…” (Tanıtım Bülteninden) ) |