Kitap Tanıtımı |
Yirminci Yüzyılın en önemli kadın romancılanndan biri olan Marguerite Duras, yalnız yazarlığıyla değil, özel yaşamıyla da çok konuşuldu, çok tartışıldı. Ancak kimse onu Yann Andrea kadar açıkça ortaya koymadı. Yann Andrea 1975 yılında bu büyük yazan ilk gördüğünde, karşısındaki insanın son yıllannın tanığı olacağını umut bile edemeyecek kadar genç, ürkek, âşık bir okurdu. Her şey mektuplarla başladı. Yann Andrea´nın durmaksızın yazdığı mektuplara bir gün yazardan yanıt geldi. 1980 yılıydı. Marguerite Duras ve kendinden yaşça çok küçük olan Yann Andrea artık iki sevgiliydiler. Sürekli yaratma sancılan içinde kıvranan, yazma ihtiyacıyla yaşayan bir yazarla, aşkının kölesi bir genç adam. Tuhaf bir ortaklıktı bu; Andrea, müthiş kıskanç bir kadın olan yazann kıskacından kendini kurtaramıyor, Duras da artık genç âşığı olmadan yaratamıyordu. İkisi için de bu aşk, dünyanın yeniden keşfiydi. Duras, dünya çapında üne kavuşan Sevgili adlı romanını da bu dönemde yazdı. Kafasından geçen her cümle, her sözcük, genç adamdan aldığı gençlikle besleniyordu. Genç âşık, bu benzersiz kadının yanında hayatının olağandışı bir kesitini yaşadı. Yazann ölümü ise, genç adamın o olmadan katlanamayacağı bir deneyim oldu. İşte bu yüzden, Duras´ın ölümünden sonra O Aşk´ı yazdı. Bu roman, aşk yeterli gelmediğinde ruhunu sözcüklerle yatıştırnıaya çalışan Marguerite Duras´ın huzursuzluğunun güncesi, fırtına gibi yaşanan bir aşkın kahramanı bir genç adamın büyük yazara duyduğu tutkunun ağıtı sanki. |