Kitap Tanıtımı |
İncelemekte olduğunuz kitabın sofistike bir yemek tarifleri kitabı olduğunu mu düşündünüz bir an? Maalesef değil. Aslına bakacak olursanız bu iştah açıcı derleme, ussal beslenme ve bedensel beslenme arasındaki benzeşimden yola çıkarak düşünceyi bir yemek gibi işleme, hazırlama, pişirme ve sunma amacı güden felsefi bir mönüdür.
Her ikisi de insanlığın en eski faaliyetleri arasında yer alan felsefe yapmak ve yemek pişirmek eylemleri arasındaki ilintinin, birinci eylem ile ikinci eylemi ifa eden bireylerin arasındaki cinsiyet farklılığı yüzünden genellikle çok farklı olduğu düşünülmüştür. Özünde tam bir dişil mekan olan mutfak ile eril niteliğini hiçbir zaman kaybetmemiş olan felsefeden bahsediyoruz. Ama " Bir kitabı yalayıp yutmak, bir olguyu hazmetmek, Latince gevelemek, bilgiye susamak" gibi sayısız kullanımın da yinelenmiş olduğu üzere, bilmek ve yemek yemek eylemleri aynı hamurdan yoğurulmuş olup aynı annenin çocuklarıdır esasında.
Espirili içerikleri ve keyif veren yapılarıyla kitabın içeriğinde kullanılmak üzere seçilmiş sözcükler, okuyucuya gastronomik felsefeye ait deneysel bir mekanın ya da başka bir deyişle yiyecek ve düşünce boyutlarının bir defaya mahsus olsa da bir araya getirildiği felsefe mutfağının kapılarını aralar. Okuyucular Kant ve Kierkegaard anda Sartre'ın müdavimi olduğu Paris'in Rive Gauche bölgesindeki restoranlarda kendilerini Wittgenstein ile patates soyarken buluverirler. Bu süreçte düşüncelerin tadına daha iyi varma ve sofradaki simyanın büyüsünü daha iyi kavrayabilme fırsatını yakalamış olurlar. |