Kitap Tanıtımı |
İdris Ali kendini yine o mağaranın içinde bulmuştu. Evet, yanılıyor olamazdı, burası arkadaşlarıyla geldiği sırrı buldukları o mağaraydı. İçinde duyduğu derin bir mutlulukla kayalığın içindeki ufak bölmeye doğru yaklaştı. Hayretle çevresine bakındı, arkadaşları yoktu. Buraya ne ara geldiğini anımsamıyordu. Daha önce geldiğinde böylesi bir durumu yaşamadığını hatırladı. Dİkkatini çeken ilk şey kayaların üzerinde bulunan derin çizgiler oldu. Çizgiler birleştiğinde bir bütün oluşturduğunu ve bu bütünlüğün tıpkı bir harita gibi bir yeri işaret ettiğini fark etti.
İçinde duyduğu derin bir mutlulukla kayalığın içindeki ufak bölmeye doğru yaklaştı. Küçük bölme tıpkı ilk gördüklerinde olduğu gibi açılıyor, içinden yayılan ışık hüzmesi yavaş yavaş her yeri kaplıyordu.
Bu kez korkmadan ellerini taşa doğru uzatıyordu. Taşı eline aldığında ise yüreği tarifsiz bir mutlulukla doluydu. Aklına gelen tek düşünce bir an önce onu alıp eve gitmek olmuştu. Taşı gömleğinin cebine koyup gitmek için mağaranın çıkışına doğru yöneldiğinde, yine derin çizgiler dikkatini çekti. Bu kez duvara iyice yaklaştı. Sonra kahkahalarla gülmeye başladı. İşte herşey apacık ortadaydı. |