Kitap Tanıtımı |
Savaşlar ve saraylardaki iktidar mücadelesi kadar aşklar da
tarihin seyrini değiştirmeye muktedirdir...
Muhteşem Hükümdar Süleymanın Hürrem'i
Haremden saltanata giden aşk, gözyaşı,
ihtiras ve acılarla dolu bir hayat!
Sultan Süleyman, Hürrem'i yakalayıp bir endam aynasının
karşısına getirdi.
- İyi bak. Ne var orada?
- Cariyeniz Hürrem!
- Yani bir güneş
Birbirlerini gözbebeklerinde görecek kadar yaklaşmışlardı.
- Benim güneş olamadığımı siz de anladınız Efendim?
- Güneşten de parlak olduğunu anladım ve yandım Hürrem!
Osmanlı Sarayı o güne dek böyle bir aşk görmemişti. Koskoca
cihan hükümdarı, bir cariyeyi nikâhlıyordu. Yani İstanbul'a yeni
gelmiş bu köleyi tahtına eş, kendine denk tutuyordu.
Aleksandra Anastasia Lisowska yıllarca yaşamın kıyısında,
korkularla gidip gelmişti. Kader onu Kırım Sarayı'na, oradan da
hediye edildiği Sultan Süleyman'ın haremine savurmuş, Müslüman olmuş ve adını Hürrem olarak değiştirmişti.
Hürrem Sultan kimine göre ihtiraslarına esir olmuş bir kadın,
kimine göre ise çocuklarını korumak ve saltanat sahibi yapmak
için her şeyi göze alan bir anneydi...
Sultan Süleyman'ın büyük aşkı Tatar güzeli Hürrem'in kölelikten
sultanlığa uzanan ve akıl almaz entrikalarla biçimlenen yaşamını
okurken şaşkınlığınızı gizleyemeyeceksiniz! |