| Kitap Tanıtımı | On iki ayın her biri için bir resim yapmıştı Buharî ve her manzaranın ortasına, birbirlerini derin bir aşkla sevdikleri 
açıkça belli olan bir kadın ve bir erkek resmi yerleştirmişti, albümün adı oradan geliyordu, Defter-i Şeyda, Âşıklar 
Defteri.
Adam bir minyatür satmak için gelmişİstanbula, burada tanıdığı kimse yokmuş, resmi satın alacak olan müşterisi 
şüpheli biriymiş, adresini vermemiş kendisine. İşin bu kısmı biraz karanlık, ama açık olan şu ki bu şüpheli şahıs 
çağırmış Şemsiyi İzmirden İstanbula. Şemsi resimle gelmiş ve aynı gün öldürülmüş. Resim kayıp ve elimizde
hiçbir ipucu yok.
Her suç geride bir koku bırakır, bütün mesele, o kokuyu fark edecek duyulara sahip olabilmektir. 
Savaşlar, barışlar, ihtilallar, darbeler bir kerede başlayıp bitmiyor, etkilerini değişik şekillerde sürdürüyorlar. Her 
olay, kendinden öncekilerin sonucu ve kendinden sonrakilerin nedeni oluyor. İşte o yüzden bugün meydana gelen bir 
olayı anlamak için bazen yüz sene öncesine bakmak gerekebiliyor.
Balkanları kaybetmişlerdi ve Anadolu topraklarına sıkışmış bir Osmanlı Devletinin Avrupa baskısı karşısında uzun 
süre ayakta kalamayacağını düşünüyorlardı, o nedenle bugün bize çılgıncaymış gibi görünecek bir tasarı hazırladılar. 
Teşkilatçılar, Osmanlı Devletini Doğu Türkleriyle, Orta Asya ile birleştirmek istiyorlardı, bu amaçla Rus Çarlığının 
işgali altındaki Orta Asyaya çok sayıda adam gönderdiler. Leninin en büyük destekçileri bunlardı.
Birtakım adamlar çok ciddi tehlikeleri göze alarak çalıyordu Defter-i Şeydanın sayfalarını. Recai hâlâ bu resimlerin 
resim olmanın dışında başka bir işe yaradığını ve o maksatla ele geçirilmeye çalışıldığını    düşünüyordu. |