Kitap Tanıtımı |
"Medeniyet" kavramı tarih boyunca ciddi anlamda tartışılan bir kavram olagelmiştir. 19. ve 20. yüzyıllarda özellikle pozitivizmin yükselişi ile birlikte medeniyet kavramının içinde barındırdığı kültür ve din olguları büyük ölçüde göz ardı edilmiştir. 20. yüzyılın sonuna gelindiğinde hem eleştirel düşünce akımlarının yükselmesi hem de dünyadaki siyasal düzenin radikal bir değişime uğraması "medeniyet" kavramının geri dönüşünü sağlamıştır. Tabii ki bu geri dönüş herkes tarafından olumlu karşılanmamış, bir gruba göre medeniyet geçmiş dönemlerin bir meselesi olarak görülmüştür.
"Değişim" kavramı da tıpkı "medeniyet" gibi her zaman tartışılan bir konu olmakla birlikte daha soyut ve her konuda uygulanabilecek bir husus olması yönüyle hiçbir zaman önemini yitirmemiştir. Modernitenin getirdiği ve değişimi son derece olumlu değerlendiren ilerlemeci fikir, geçmişle kuvvetli bağı olan medeniyet kavramının da geri plana atılmasında önemli bir rol oynamıştır. Ancak eleştirel düşünce kuvvetlenmekte ve medeniyet de tekrar önemli bir kavram olarak yükselmektedir.
Bu durumda akla şu soru gelmektedir: Medeniyetin bir analiz aracı olarak tekrar yükseldiği bir dönemde farklı alanlardaki hızlı değişimleri yeniden tanımlamak ve anlamak nasıl mümkün olabilir? Bu eser dünyanın değişim içerisinde olduğu bu dönemde medeniyet kavramının artan önemi ve bu iki kavramın birbiriyle ilişkisi üzerine çalışmalardan oluşmaktadır. (Arka kapak) |