Kitap Tanıtımı |
İnsan coşkulu sevgi, yani aşk yoluyla varlığının kaynağı olan Allah'a ulaşır. Allah'ın düşüncesi olarak ezelde var olan nefis, şu somut cismin içine düşünce, aslından uzak kaldı, o tasasız hali özler oldu. Çünkü aslından uzak kalan her varlık aslına kavuşmanın özlemini çeker. Bütün varlık türlerini birbirine bağlayan, onları tanrısal evrene yönelten sevgidir.
İslam edebiyatının temelini oluşturan Aşk felsefesi, en güzel ve lirik ifadesini Yûnus Emre, Fuzûlî ve Şeyh Gâlib'de bulmuştur. Yunus Allah aşkıyla coşarak diyor ki:
Gönlüm düşdi bir sevdaya gel gör beni 'ışk neyledi
Başımı virdüm gavgaya gel gör beni ışk neyledi
Ben yürürem yâne yâne ışk boyadı beni kane
Ne âkilem ne dîvâne gel gör beni ışk neyledi
Leylâ vü Mecnûn adlı eseriyle,temiz kalan Mecâzî Aşk'ın, sonunda İlâhî aşka dönüşeceğini anlatan Fuzûlî de aslında tarihsel bir öyküyü dile getirirken kendi yaşamını ve hayat görüşünü yansıtmaktadır:
Bende Mecnun'dan füzûn âşıklık istidâdı var
Aşık-ı sadık benem Mecnun'un ancak âdı var
Birçok insana İlâhî aşk kadehini sunmuş olan Şeyh Galib de sembolik '' Hüsn ü Aşk'' öyküsü ile sembolizmin en güzel örneğini vermiştir:
Tâ Cümle nihân iyân ola hep
Evvelki iyân nihân ola hep
Sad şükr ola Hayy-i lâ-yemûla
Kim erdi söz âlem-i sükûta S |