Kitap Tanıtımı |
"Bir gün gelecek, insanların siyah ama altın gibi parlayan gözleri olacak; onlar, güzelliği görecekler, psiliklerden arınmış ve tüm yüklerden kurtulmuş olacaklar, havalara yükselecekler, suların dibine inecekler, sıkıntılarını ve ellerinin nasır bağlamış olduğunu unutacaklar. Bir gün gelecek, insanlar özgür olacaklar, bütün insanlar özgür olacaklar, kendi özgürlük kavramları karşısında da özgür olacaklar. Bu, daha büyük bir özgürlük olacak, ölçüsüz olacak, bütün bir yaşam boyunca sürecek..."
Ingeborg Bachmann´ın başyapıtı Malina, her şeyin iç dünyaların yoğunluğundan yaşandığı, mutlak aşkın ve birey olma savaşımının romanı. Bugün asıl savaş dış dünyada değil, insanların iç dünyasında yaşanıyor, insanın insanı manevi açıdan öldürüşü gerçek cinayetleri oluşturuyor, büyük kıyımların temelinde bu cinayetler yatıyor. Bachmann´ın sarsıcı bir saptamayla ortaya koyduğu gibi: "Faşizm, atılan ilk bombalarla başlamaz, her gazetede üzerine bir şeyler yazılabilecek olan terörle de başlamaz. Faşizm, insanlar arasındaki ilişkilerde başlar, iki insan arasındaki ilişkide başlar..."
(Arka Kapak) |