Kitap Tanıtımı |
Laiklik ilkesinin bulunmadığı bir toplumda, uluslaşma, anayasal birliktelik, eşitlik, egemenlik ve tüm toplumu aynı ölçüde kucaklayarak tek bir hukuk ve adalet düzeni kurmak, bu koşullar oluşmadan, demokrasi, bireysel özgürlükler, çeşitli inançlara eşit davranış gibi insan haklarına dayalı bir sistemin oluşturulması olanaksızdır.
Ne yazık ki bu tartışılmaz gerçeğe karşın, bugün hala laik toplum düzenine karşı çıkmayı sürdüren büyükçe bir kesim vardır. Bu kesimin, karşı devrimci eylemleri, açık ya da kapalı biçimde sürdürülmektedir.
Bunların asıl amacı, "Siyasal İslam´ı hortlatarak ülke yönetimini el almak, demokratik ve laik Cumhuriyetimizi yok etmek, bunun için de demokrasiyi kendi hefeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanmak, eğitimi eksik bırakılmış, gelir düzeyi düşük, ancak dinine samimi olarak bağlı, büyükçe bir halk kesimini kendi yanlarına çekerek, yasama ve yürütme erkinde çoğunluğu sağlamak bu yol ile iktidarını ve kadrolaşmalarını sağladıktan sonra, İran benzeri yönetim kurmaktadır.
Laiklik, bireyin ve toplumun yaşam boyu içinde bulunacakları dünya düzenidir. Bu düzen, insanın, akıl, billim ve mantığı ile, değişen zamana göre, değişen kurallara sağlanacaktır.
Politika dine, din politikaya karıştırılamaz. Çünkü dinin gerekleri değişmez kurallardır. Politika ise değişkendir. İbadetlerin gereği gibi yapılmaması, dinden çıkmış olmayı gerektirmez. Tanrı ile kul arasına girilemez. |