Kitap Tanıtımı |
Modern hayatın kadına verdiği özgürlüğün sınırlarını zorlamaktan çekinmeyen, kendinden iki nesil önceki tutsaklığın acısını çıkarırcasına hoyratça yaşayan kadınlar. Kilitli sandıklardan kurtardıkları arzu ve tutkularının acemice etrafta gezinip yara almasına göz yumuyorlar. Yüksek sesle söylemeseler de yalnızlığı sevmiyorlar hatta korkuyorlar.
Üç kadın başrolde. Günümüzde hâlâ tabu olan cinselliğin duvarlarındaki ağır tuğlaları üşenmeden tek tek indiriyorlar gözlerinizin önünde. Bazen aşk veya keyif için bazen de sebepsizce oyun oynar gibi yapıyorlar bunu. Arsız ve edepsiz olmayı tercih edip, kadın olmanın verdiği ağır prensipleri hiçe sayıyorlar. Pişmanlıkları da oluyor ne de olsa DNA'larında kayıtlı kodlar var silemedikleri.
Kendi içsel sorunlarıyla boğuşurken, birden kurallarını bilmedikleri tehlikeli bir döngünün tam göbeğinde bulacaklar kendilerini. Yaşadıkları şehir, kırmızı bir ormana dönecek aniden. Aşkın, tutkunun, ihanetin, yasakların ve kanın ortak rengi olan kırmızı etraflarını sarmalayacak.
Ani renk geçişleri sırasında sarsılacak ama yumuşak molalarla sayfaları sindire sindire duyumsayacaksınız. Aşkın ve tutkunun masum ve edepsiz halleri, arkadaşlığın ihanetle aynı ipteki sessiz dansı, ölüm korkusu, gerilim dolu bir mücadele, kayıplar, kazançlar ve biraz da siz |