Kitap Tanıtımı |
Her başarılı ideoloji gibi Kemalizmin de bir büyüsü vardı... Başarısı kanıtlanmıştı, bilimseldi, dönüştürücüydü, kaybolmuş bir halkı layık olduğu çağdaşlığa taşıyacağına kuşku yoktu ve bütün bunları kişiliğinde meczettiği düşünülen ve öyle kurgulanan bir insanüstü liderin ebediyete kadar hükmünü icra edeceği söylenen görüşlerine dayanmaktaydı.
Bu süreçte laiklik ve solculuk kritik işlevler gördüler. Laiklik hem devlete destek veren bir cemaatleşmenin belirleyici kıstası olarak, hem de çağdaşlığı ve bilimselliği temsil ederek, vesayet sistemini ve iktidar yapısını meşrulaştırdı. Solculuk ise, 'geri kalmış' olan halkın ileriye taşınması için zorunlu olan adımları ve dolayısıyla baskı veya ayrımcılığı normalleştirdi.
Ne var ki değişen zamanlar, ilelebet sabit olması beklenen ideolojilerin büyüsünü bir anda kaldırabiliyor. Bir ideolojinin gerçek nitelikleriyle görünür olması, onu bir anda karikatürleştirebiliyor. İdeolojiler için bu bir ölüm dönemeci... Geçen yüzyılın son demleri ve sonrasında Cumhuriyet'in kurucu ideolojisi de bu dönemece doğru savruldu. Önümüzdeki dönemde Kemalizm de Kemalistler de var olmayı sürdürecekler, ama üstlerine yapışıp kalmış olan bir çapsızlık, çaresizlik ve yenilgi hissiyle birlikte. Büyünün kalkması ile görünür hale gelen imtiyaz kanıksaması ve kibir, şimdi başa çıkılması zor bir hazımsızlık olarak yaşanacak.
Hafıza yeniden yerine oturmaya başladığı ölçüde, tarih de bize 'merhumu nasıl bilirdiniz' diye soracak. Tabii ki herkesin kendi meşrebi ve duygusallığıyla bağlantılı olarak bir cevabı olacaktır. Ama bu cevabın yüz yıl önce hayal edilenle aynı olması artık pek mümkün gözükmüyor. |