Kitap Tanıtımı |
“Üç sene evvel bizim ağa, dere boyundaki ufak tarlamıza sahip çıkar oldu. Bağırdık çağırdık, fayda etmedi. Oğlan sakat, bende de derman yok, hakkımızı kendimiz arayamadık. Mecbur olduk hükümet kapısına düşmeye. İki sene mahkememiz sürdü. Bizim tapumuz filan yoktu ama bütün köylü o tarlanın bize dededen kaldığını bilirdi. Bunu soran olmadı, ağa yalancı şahit dinletti, mahkemeyi kazandı…” Sabahattin Ali’nin 1935 ve 1936 arasında yayımladığı on üç öyküyü içeren Kağnı, daha öncesinde Değirmen adlı öykü kitabında olduğu gibi toplum gerçeklerini, hayatın alt katlarından insanlar, mahpuslar, düşmüşler üzerinden birkaç sayfalık öykülerde birkaç ciltlik etkiyle ve vuruculukla ama sade bir biçimde anlatıyor. Yazar Kağnı’da bir köyde işlenen cinayete arabuluculuk yapan bir imamın, hapishaneye düşmüş bir ihtiyarın, ücra bir taşraya gelen tiyatroculara katılan bir boyacının, biri başarılı biri başarısız iki firarın, emekli olduktan sonra pazarcılık yapan bir yüzbaşının ve daha birçok “gerçek” hayatın kısa ama çarpıcı kesitlerini sunuyor. Sabahattin Ali Kağnı’yla, sekiz sene sonra yayımlanacak olan ilk romanı Kuyucaklı Yusuf’a varacak yolda ilk adımları atıyor. (Tanıtım Bülteninden) ) |