Kitap Tanıtımı |
Peygamberimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
"İçine ölü gömüldüğü zaman kabir ona der ki: "Ey Ademoğlu! Yazık sana, beni ne kadar hesaptan çıkardın. Benim sıkıntı, karanlık, yalnızlık ve böcek yurdu olduğumu bilmiyor muydun? Yolun bana düştüğünde ayakların geri geri giderken beni ne kadar hesap dışı bıraktın."
Eğer ölü iyi amel işlemiş biri ise onun adına kabre denir ki: "Peki, ya bu adam iyiliği emreden ve kötülükten alıkoyan biri ise o zaman ona karşı tutumun ne olur?" Kabir der ki, "O zaman ben onun için yeşil bir bahçe olurum, onun vücudu nurlanır ve ruhu Allah´a yücelir."
Ubeyd İbni Umeyr el-Leysî (r.a.) der ki: "Kabir, içine giren herkese seslenerek der ki: "Ben karanlık ve yapayalnızlık yurduyum. Eğer hayatta iken Allah´a itaat halinde idiysen şimdi ben sana rahmet olurum. Eğer hayatta iken Allah´a karşı başkaldırdıysan bu gün ben senin için felâketim. Allah´a itaatkâr olarak bana gelen bir gün buradan memnun ayrılır. Allah´a karşı gelmiş biri olarak bana gelen biri ise bir gün buradan feryadu figan kopararak çıkar."
Ubeydullah İbni Ubeyd İbni Ömer (r.a.) bir cenaze namazında der ki: "Duyduğuma göre Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurur:
"Ölü mezara konulunca, kendisini toprağa verenlerin ayak seslerini duyar oturur, kendisi ile konuşacak hiç kimse yoktur. Yalnız kabir ona seslenir ve der ki: "Ey ademoğlu, yazıklar olsun sana! Dünyada benim hakkımda, darlığım hakkında, pis kokum hakkında, dehşetim ve kurtlarım hakkında korkunç şeyler duymadın mı? Benim için ne hazırlık yaptın?" |