Kitap Tanıtımı |
Çocukluğundan beri babası, Fransız süvari subayı Haralampije Opvjiç´in birliğinde askerlik yapıyordu, at sırtında ateş ederken ya da sevişirken nefes vermenin nefes almaktan daha önemli olduğunu bilirdi. O muhteşem süvari üniformalarından giyer. Kışın ortasında Rus tazısıyla enciklerinin içinde üstü kapalı arabanın altında karda uyumayı tercih ederdi ve savaşın ortasında sarı süvari çizmeleri mahvoldu diye ağlardı.
Babası onun ilk rüzgür kadar aptal olduğunu ve uçurumun kenarında dolaştığını söylerdi. Biran annesine benzerdi, bir an sonra dedesine, bir an sonra dedesine, bir an sonra henüz doğmamış oğluna ya da torununa.
Küçüklüğünden beri büyük, iyi gizlenmiş bir sırrı saklamıştı. Sanki bir insan olarak bir acayipliği olduğunu hisseder gibiydi. Bunu değiştirmek istemesi de doğaldı. Gizliden gizliye, Fena halde istiyordu, sanki münasebetsiz bir ziyaretmiş gibi bu isteğinden biraz da utanarak istiyordu. Yüreğin altında bir ağrı gibi inleyen küçük bir açlık sancısıydı sanki. Daha doğrusu ruhta açlık gibi kıpırdanan küçük bir acıydı sanki.
(Arka Kapak) |