| Kitap Tanıtımı | İnsan hakları, küresel ölçekte bir meşruiyet ölçütü haline gelmiştir. Siyasal iktidarların, en azından anayasal düzeyde benimsedikleri ve birçok hukuki  düzenlemeye  referans  yaptıkları  temel  kavramlardan  biri  olmuştur.
İnsan hakları söyleminin evrensellik iddiasına karşın dayandığı felsefenin evrenselliği ise daima tartışma konusu olmuştur. Bu noktada, evrensel bir din olan İslamın ve onun hukuk düşüncesinin insan hakları kavramını ele alış biçimi önem kazanmaktadır.
İnsan  hakları,  modern  batı  doktrininde  birey-devlet  karşıtlığı  üzerine kurulmuştur. İnsan hakları, bireyin devlet karşısında korunmasını ve insan onuruna yakışmayan muamelelere tabi tutulmamasının ahlaki direnç noktası  haline  gelmiştir.  Ancak  batı  insan  hakları  kavramı,  dayandığı liberal  felsefeye  paralel  olarak  insan  haklarını  bireyin  toplumsal  talep dalgalanmalarına  maruz  bırakabilmektedir.  Bunu  insan  haklarının
dinamizmi ile açıklamak mümkün gözükse de esasında, başka bir hakemin bulunmayışından    kaynaklanmaktadır. |