Kitap Tanıtımı |
Yıllar önce izini kaybettiği kadını bulmaya kararlı bir adam... Polonyalı şair Slowacki Wacklaw, namı diğer Tadeus gençliğinde âşık olduğu ve Portekiz'de Salazar diktatörlüğü sırasında birdenbire kayıplara karışan Isabel'in izini sürmek ister. Bunun için merkezine aradığı kadını yerleştirdiği dokuz çemberli bir mandala oluşturur; her çember, Isabel'in yaşantısının bir zaman diliminde yer almış ve onunla ilgili bilgi verebilecek kişilere götürecektir Tadeus'u.
Ne var ki çemberler daralıp merkeze yakınlaştıkça Isabel hakkında edinilen bilgiler de giderek gerçekdışı bir hal almaya başlar, her çemberle birlikte Tabucchi bizi adım adım kendi düşsel kozmosuna çeker: Romanında zamanı, varoluşu, ölümü, yaşamı ve tüm bunları "belirleyen" sınırları sorgulayıp iç içe geçiren yazar, zamanın çizgiselliğini büker; olayları, mekânları ve kişileri somuttan soyuta akıtır; yaşayanlarla ölüleri aynı solukta buluşturur. Yoksa yaşayanların değil, salt ölülerin dünyası mıdır anlatılan? Belki de, "Ölüm, yoldaki o dönemeçtir; ölmekse sadece görünmemektir." |