Kitap Tanıtımı |
Kendine ait bir evi ve arazisi olmayan Simon adında bir ayakkabıcı, karısı ve çocukları ile birlikte bir kulübede yaşıyor ve aya kkabıcılık yaparak geçimini sağlıyordu. Emek ucuz, ekmek ise pahalıydı; bütün kazandığını yiyeceğe harcıyordu. 'Ben de sana bunu anlatmaya çalışıyorum,' dedi Simon. 'Tapınağa gittiğimde, onu tamamen çıplak ve neredeyse donmuş halde buldum. Çıplak oturulacak bir hava değildi. Beni ona Tanrı gönderdi, yoksa donarak ölecekti. Ne yapabilirdim? Başına neler geldiğini nereden bilebiliriz? Ben de onu aldım, giydirdim ve yanımda getirdim. Bu kadar kızma lvlatryona. Günah, unutma, hepimiz bir gün öleceğiz.' (Tanıtım Bülteninden) ) |