Kitap Tanıtımı |
Tarihte dönemlere damgasını vuran insanlardan söz edilir. Bunlar, kendi çağlarını etkiledikleri kadar sonraki zamanlarda da etkili olmuşlardır. Hatta sonrasında etkileri çok daha fazla olmuştur. İslam düşünce tarihinde felsefe alanında en çok sözü edilen bir kaç isimden birisi, hiç şüphesiz İbn Rüşd´tür. O, Batı İslam Dünyası Endülüs´ü düşünce anlamında şekillendiren önemli bir mihenk taşıdır. Doğu İslam dünyasında Gazali tarafından felsefeye vurulan ölümcül darbeye Endülüs´te İbn Rüşd tarafından cevap gelmiştir. Doğu İslam dünyasında felsefeyi kapı dışarı eden, onu bulaşıcı bir hastalık olarak nitelendiren Gazali´ye karşı, İbn Rüşd, Endülüs´te felsefe ile dinin, akıl ile naklin aynı hedefe kilitlendikleri farklı yaklaşımlarla aynı gayeyi paylaştıkları şeklinde karşılık vermiştir. Doğu İslam dünyasında kovulan akıl ve felsefe İbn Rüşd tararafından önce Batı İslam dünyası Endülüs´e, oradan da bu günkü Avrupa'ya taşınmıştır. Avrupa´nın aydınlanması İbn Rüşd ile gerçekleşmiştir. kelamdan felsefeye tenkit bu güne kadar en çok işlenen konuların başında gelmiştir, ne yazık ki felsefeden kelama yapılan tenkitlere aynı oranda yer verilmemiştir. Bu kitap buna kapı aralamaya çalışmaktadır. Akla ve aydınlığa bir pencere açma gayretindedir. Zira ilahi hitap her şeyden önce akladır. Aklı olmayanın İslam´da muhatap olarak alınmaması bu durumu yeterince izah etmektedir. |