Kitap Tanıtımı |
Alessandro Baricco, topluluk karşısında İlyadanın okunmasının iyi fikir olacağını düşünür. Ancak bu kırk saatten fazla sürecek zorlu bir deneyimdir. Bunun üzerine yazar destanı dinleyici karşısında okunabilecek biçimde yeniden yorumlamaya karar verir. Üzerinde çalışmak için destanın Maria Grazia Cianinin yaptığı, düzyazı biçimindeki İtalyanca çevirisini seçer.
İşe İlyadada bazı kısaltmalar yaparak başlar, metindeki tekrarları çıkartır ama asla tüm bir sahneyi kesmez, özetlemez. Destanın özgün bölümlerini öne çıkartacak bir çalışma yapar. İki kuraldışı uygulaması vardır: Metinden tanrıları çıkartır, çünkü tanrıların boy gösterdiği bölümleri çağdaş duyarlılığa aykırı ve uzak bulur. Ayrıca Baricco, İlyadanın müthiş laik bir yapısı olduğunu düşünmektedir, kendi deyimiyle Tanrılar yeryüzünde sık rastlanan ve eşi benzeri olmayan aşırılıkları aktarsalar da, İlyada son kertede tüm olaylarda insanların söz sahibi olduğu konusunda ayak direr. Tanrısız bir İlyada insancıl bir hal alır ve kişiler kaderleriyle baş başa kalırlar.
Baricco bugünün dinleyicisinin işini kolaylaştırmak, daha sıcak, daha içten bir anlatım yaratmak için metni yirmi bir sese bölüştürerek anlatımını birinci tekil şahsa çevirir. Dinleyicilere dayanak olacak karakterler vererek kendilerini onlarla özdeşleştirmelerini kolaşlaştırır.
Son olarak içindeki yazar dürtüsüne karşı koyamayan Baricco metne bazı eklemeler yapar. Bunları gotik bir cephe üzerinde çelik ve cam kullanılarak yapılan restorasyon çalışmalarına benzetir ve Homerosun metninden ayrı tutmak için kitapta hepsi italik olarak geçer. Yazarın nicelik bakımından metinde gerçekten çok az payları olan bu eklemeleri yapmaktaki amacı İlyadada satır aralarına gizlenen ayrıntıları su yüzüne çıkarmaktır.
Böylelikle ortaya çıkan İlyada, 2004 sonbaharında Torino ve Romada topluluk önünde okunur. Bu iki dinletiye on binden fazla kişi katılır. İtalyan radyosunda yapılan okumalardaysa, insanlar radyoyu kapatmaya gönülleri elvermediği için park yerlerinde arabalarının içinde otururlar.
Baricco Antik Yunancadan İtalyancaya düzyazı biçiminde çevrilen bir metnin, yine İtalyanca yapılan bir uyarlamasının, farklı dillere çevrilerek dünyayı dolaşmasının Borgesi pek keyiflendirecek bir edebi serüven olduğunu söyler. Kendisi öyle olmadığını düşünse de, Homeros metninin gücünden bir şeyler yitirmiş olup olamayacağı kuşkularının giderilmesini okura bırakır.
Kitap Baricconun yazdığı önsözle açılır. Baricco metni değerlendirişini ve üzerindeki çalışmasının aşamalarını anlatır. Öykünün sonunda yazarın çağımızın durumuyla İlyadada anlatılanları kıyasladığı, metni bir savaş anıtı olarak değerlendirdiği ve savaşın estetik yanını, insanoğlunun savaşa olan gereksinmesini incelediği bir sonsöz bölümü vardır. Yazar savaşa bir güzelleme olan İlyadanın insani, dişil, estetik yönünden söz eder. İlyadanın kahramanlarının savaşmaya direnmelerini, kadınların destanda sağduyunun sesi olarak yerine getirdikleri görevi, bu savaş anıtının barış çağrısını araştırır: İlyada bir savaş anıtının altına gömülmüş ama savaşa elveda demeye çabalayan, Antik Yunanda ulaşılamasa da sezilen ve hatta bilinen bir uygarlığa göz atma olanağıdır, der. Bariccoya göre insanoğlu gündelik yaşamın anlamsızlığından ve tekdüzeliğinden kaçmak, kendisi gerçekleştirmek uğruna güzel idealler kılığına girmiş savaşa sığınmaktan kendini alamamaktadır. Ama Akhilleusu ölümcül savaştan uzaklaştırmayı başaramazsa sonu pek tekin görünmemektedir. |